Komşuda pişer bize de düşer

Eskiden evde pişenden yan komşuya tattırmak, sonra da tabağınıza koyulmuş yepyeni bir lezzetle bir gün komşunuzu kapıda buluvermek o kadar da ender bir şey değildi. Tabağınız elimde kapınızı çalıyorum... Bakalım bu size ne kadar tanıdık gelecek, komşuda pişenden size ne düşecek?!...

Çarşamba, Ekim 15, 2008

Artık bir açıklama yapma zamanı...

İnanılmaz rastlantılar ve insanın kaderini bir anda değiştiriveren olaylar yalnızca filmlerde olmuyormuş. Bazen en büyük mutlulukların gölgesinde; başımıza gelmesini hiç beklemediğimiz şey bizi en beklenmedik anda bulabiliyormuş. Bir gün herşey her zamanki gibi giderken, kendiniz hakkında öğrendiğiniz bir gerçek, o andan itibaren yaşama bakışınızı tamamen değiştirebiliyor ve artık hiç birşey eskisi gibi olmuyor.


Aylardır bir sürpriz olarak sakladığım bebeğimizin doğum haberini paylaşıncaya kadar, hayatın benim için ne sürprizler sakladığından habersizdim. Karnımda bir melek taşırken, göğsümde de sinsi bir şeytanı barındırdığımın farkında değildim bile. Günlük hayatın kargaşasında olmadık şeylere kafamızı takarken; bazen gözardı ettiğimiz ufacık birşey, olmasından en çok korktuğumuz şey olabiliyor. O gün, yürüyüşe çıktığımda oradan geçmeseydim, herşey çok daha kötü olabilirdi. Çünkü göğsümde hissettiğim şeyin sanıldığı gibi hamilelik ve emzirmeyle ilgili birşey olmadığı; başlangıç aşamasında keşfedilen bir göğüs kanseri olduğu anlaşıldığı anda hayatımın akışı da, anlamı da değişti benim için. Hiç bilmediğimiz bir dünyada, yeni bir mücadele serüveni başlamıştı.

Bu karamsar tablo içinde bebek de anne de, yine de şanslıydık...
Bebek şanslıydı; biraz erken de olsa hayata sağlıkla gözlerini açabildi.
Anne de şanslıydı; kendinin bile önemsemediği şeyi, önemseyenleri kader karşısına çıkarmıştı.

Oğlumuz Dario neredeyse 4 aylık oldu. Benim de tedavi serüvenim başladı.Yolum uzun...İyi ki yalnız değilim. Sevdiklerim hep yanımda.

Komşunun evinde, anneciğin ellerinden anne yemekleri pişiyor.
Birgün ben de değişik birşeyler pişirdiğimde geri döneceğim...