tag:blogger.com,1999:blog-274723262024-03-08T03:54:58.229+03:00Komşuda pişer bize de düşerEskiden evde pişenden yan komşuya tattırmak, sonra da tabağınıza koyulmuş yepyeni bir lezzetle bir gün komşunuzu kapıda buluvermek o kadar da ender bir şey değildi. Tabağınız elimde kapınızı çalıyorum...
Bakalım bu size ne kadar tanıdık gelecek,
komşuda pişenden size ne düşecek?!...Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.comBlogger3125tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-62716279318151371962007-09-09T07:05:00.000+03:002007-09-17T13:49:47.019+03:00Sarılara veda ederken...Önceki yazımı sonuna kadar sabırla okuyup da tarif yok diye hayal kırıklığına uğrayanlara safranlı güzel tariflerim var.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5ibA33AOhdmtcb-AZg90JyaYaz7qJ8GIdfwx8THYDSbbRbr333POo1fwOwYjeLn-OEVghLSVP7CWwQ5sayVizlzogLlEMpDu6Ivz-9UCWC8R0daJiC_tcUHPbo2bb6kkjcjlF/s1600-h/IMG_2466.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5ibA33AOhdmtcb-AZg90JyaYaz7qJ8GIdfwx8THYDSbbRbr333POo1fwOwYjeLn-OEVghLSVP7CWwQ5sayVizlzogLlEMpDu6Ivz-9UCWC8R0daJiC_tcUHPbo2bb6kkjcjlF/s400/IMG_2466.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5108062656166937874" /></a><br /><span style="font-weight:bold;">SAFRANLI KREMALI, MANTARLI VE BROKOLİLİ TART </span><br /><span style="font-style:italic;">Hamur için</span>:<br />200 gr. un<br />160 gr. tereyağ (soğuk ve küp küp doğranmış)<br />1/2 tatlı kaşığı tuz<br />1 yumurta<br />4 yemek kaşığı parmezan rendesi (isteğe bağlı)<br />Gerekirse çok az soğuk su.<br /><br /><span style="font-style:italic;">İçi için</span>:<br />1/2 kilo brokoli çiçeği (sapları ayıklandıktan sonra çiçek kısımları tartılmış olacak ve önceden çok az haşlanmış olmalarında fayda var)<br />300 gr. mantar<br />1 büyük soğan<br />2 yemek kaşığı zeytinyağ<br /><br />1/2 litre krema<br />4 yumurta<br />40-50 lif safran (<span style="font-style:italic;">Kullanmadan önce 2 saat kadar suda bekletilmesi gerektiğini de hesaba katın!<span style="font-weight:bold;"></span></span>) <br />Tuz, kara biber<br /><br />En önce, safran tanelerini havanda dövün ve 3-4 kaşık sıcak suyun içinde en azından 2 saat bekletin.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFeZTY73w4lzAKKIPRHXlq9Dmh661RX8cQPng9ODeOjhxyKfT2rWwWo7qkiCY1Bt6r-NmDNxo_mY8g-c-68lqrJzCp942VXfy4BEtVRAra-eRpmExYC_MHscRC84OYdNvwNqvP/s1600-h/IMG_2456.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFeZTY73w4lzAKKIPRHXlq9Dmh661RX8cQPng9ODeOjhxyKfT2rWwWo7qkiCY1Bt6r-NmDNxo_mY8g-c-68lqrJzCp942VXfy4BEtVRAra-eRpmExYC_MHscRC84OYdNvwNqvP/s400/IMG_2456.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5108086634969351554" /></a> <br />Hamur için bütün malzemleri karıştırın. Gerekirse çok az miktarda soğuk su ekleyerek elinize yapışmayacak kıvamda bir hamur elde edin. Hamurun üstünü örtüp yarım saat kadar buzdolabında bekletin. Bu arada fırını 200 derecede ısıtmaya başlayın.<br /><br />İnce doğranmış soğanı zeytinyağında kavurun. Şeffaf renk aldığında ince doğranmış mantarları ekleyin. İyice yumuşayıncaya kadar kavurun. Ateşten almadan önce tuzunu ve kara biberini ekleyin.<br />Bir tencerede de brokoli çiçeklerini fazla yumuşamıyacak kadar, çok hafif haşlayın.<br />(<span style="font-style:italic;">Tarifte brokoliler için de aynı şey yazıyordu. Ben de tarife göre, ayrı bir tavada lokmalık boylarda çiçeklerine ayrılmış brokoliyi de kavurdum. Ama bence, brokolinin çok hafif haşlanmış olması daha iyi olurdu. Çünkü tart pişip, üstü kızardığında içindeki diğer bütün malzemeler de yumuşacık yalnız brokoliler diri kalmıştı!</span>)<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjg7ORkJIygIbQ5Fcn592km660U2iUVdx7rL1buufiS9IjnK6B-g3zT5fql8zUMM2FvtPFmVw78wxTcFDyqdtH_jk_JjzgFf7nBRqbPkhX8LmjvwAiWXOcF3bkM5aiKwcWS2xcs/s1600-h/IMG_2474.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjg7ORkJIygIbQ5Fcn592km660U2iUVdx7rL1buufiS9IjnK6B-g3zT5fql8zUMM2FvtPFmVw78wxTcFDyqdtH_jk_JjzgFf7nBRqbPkhX8LmjvwAiWXOcF3bkM5aiKwcWS2xcs/s400/IMG_2474.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5108064773585814818" /></a><br />Hamuru buzdolabında yarım saat dinlendirdikten sonra çıkarıp 25 cm.lik kelepçeli tart kalıbınıza yerleştirin. Üstüne çatalla delikler açın ki kabarmasın. Tartın kenarları da yüksek olmalı çünkü iç malzememiz oldukça fazla. 200 derecede ısınmış fırında 20 dakika kadar pişirin.Tart hamurunu 20 dakika sonra yarı pişmiş halde çıkardığınızda içine önce soğanlı mantar karışımını yayın. Sonra da brokoli çiçeklerini eşit aralıklarla dizin.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSOf1fD0LGDpONfmvshJ9Jn7Ed61SN0NHZP51ZqRtvK8p3wcdQsacNOyDGM8BAHWuru5GWW7Gg6Hl5a3fGSzTfEfmzpicO7Y2WvBnRvYRp9MadEnLOtDKv6GK36aU3t_hSuLaN/s1600-h/IMG_2462.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgSOf1fD0LGDpONfmvshJ9Jn7Ed61SN0NHZP51ZqRtvK8p3wcdQsacNOyDGM8BAHWuru5GWW7Gg6Hl5a3fGSzTfEfmzpicO7Y2WvBnRvYRp9MadEnLOtDKv6GK36aU3t_hSuLaN/s400/IMG_2462.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5108071559634142546" /></a><br />Kremayı yumurtalarla birlikte çırpın. Önceden suda beklettiğiniz safran, suyu koyu bir turuncuya boyamış olmalı. Safranı da suyuyla birlikte kremalı karışıma ekleyip karıştırın. Biraz tuz ve biber ekledikten sonra içini sebzelerle doldurduğunuz tartın üstüne kremayı dökün. (<span style="font-style:italic;">Krema bu aşamada çok sulu oluyor ama içindeki yumurtalar fırında pişince kıvam alıyor</span>) Sıcaklığını 180 dereceye düşürdüğünüz fırında kızarıncaya ve kreması koyulaşıncaya kadar pişirin.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisPqU6pYiFlFmbEE4zHli5yrjKULR0MBxt_R_K20VU8fDoS3cC9lFZNxW6LyXikSBQpIO4Upw5xrREQNS2dMnTDxqc7xSCgs2hEJlZY1gPhOXmEpA8V_FafVWXW-lWYp5lLUph/s1600-h/IMG_2494.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEisPqU6pYiFlFmbEE4zHli5yrjKULR0MBxt_R_K20VU8fDoS3cC9lFZNxW6LyXikSBQpIO4Upw5xrREQNS2dMnTDxqc7xSCgs2hEJlZY1gPhOXmEpA8V_FafVWXW-lWYp5lLUph/s400/IMG_2494.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5108066676256326962" /></a><br /><span style="font-weight:bold;">SAFRANLI BALLI DONDURMA</span><br />1/2 litre krema<br />180 gram iyi kalite bal (iyi bir aroma elde etmek için tercihen Kekik Balı)<br />25 lif safran (dövülüp yarım fincan suyun içinde 1 saat kadar bekletilmiş)<br /><br />Dondurmanın yapımı oldukça kolay. Sonuçsa mükemmel! Balın yoğun tadını aldığınızda derinlerden bir yerden safranın eşsiz lezzeti ve kokusunu da alıyorsunuz. Kıvamı da korktuğum gibi sert olmadı. Tam tersine servis eder etmez hemen tüketmek gerekiyor.<br /> <br />Yarım fincan ılık suyun içinde havanda dövülmüş safranı en az yarım saat bekletin.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkshsGPFwZOp75CZJi97zL6D14xlvHLcYfw9597vPM96BJE5zfk6NVap9kgnxT4TP5zo7cDX5LvTzw6VIF-RGXzEisKz_LLoLftXgwbs4lb3oE6smNNcmgmiQqMLjj-cA1nfur/s1600-h/IMG_2480.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkshsGPFwZOp75CZJi97zL6D14xlvHLcYfw9597vPM96BJE5zfk6NVap9kgnxT4TP5zo7cDX5LvTzw6VIF-RGXzEisKz_LLoLftXgwbs4lb3oE6smNNcmgmiQqMLjj-cA1nfur/s400/IMG_2480.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5108071572519044450" /></a><br />Kremayı mikserde kıvam alıncaya kadar çırpın. Kıvamlanmaya başlayınca yavaş yavaş önce balı, sonra da safranlı suyu ekleyin. Hepsini güzelce karıştırdıktan sonra varsa dondurma makinanızın kabına, yoksa tercihen metal bir kaba boşaltın. Dondurma makinası olanlar makinanın talimatını uygulayacaklar. Olmayanlar da buzluğa koydukları kabı 2-3 saatte bir çıkarıp güzelce karıştırıp tekrar buzluğa koymalı ve bu işlemi en azından 3-4 kere tekrar etmeliler. <br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho6iqOHl7bbLjq8oue4TK5xElIjhVNOzmR42J3szp5vxP38rH8XZ-KCdOF1DkhwiL83DPHNKPA1tdwBvgJhYX9TrC_PMuMuQr10cikvo8jOpNTIKb2GCVRyBYXRMLlcStvFSMY/s1600-h/IMG_2495.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho6iqOHl7bbLjq8oue4TK5xElIjhVNOzmR42J3szp5vxP38rH8XZ-KCdOF1DkhwiL83DPHNKPA1tdwBvgJhYX9TrC_PMuMuQr10cikvo8jOpNTIKb2GCVRyBYXRMLlcStvFSMY/s400/IMG_2495.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5108066689141228866" /></a><br />Bir gece bekledikten sonra iyice kıvam alıyor. İçinde bal ve kremayla çocuklar için ideal bir tatlı!<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnNyOLhEZlK_byDrob85_FYrda-lR1mnu07mqYeK27UxWRhuakFYIPRlu9Iky4VGtndRmur3ZVgtXzS17gtWVkxfU_gdWatpotqeaI7r9CejoDv9Bm-bKGrxNV4CVG6jsjdkNg/s1600-h/IMG_2455.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnNyOLhEZlK_byDrob85_FYrda-lR1mnu07mqYeK27UxWRhuakFYIPRlu9Iky4VGtndRmur3ZVgtXzS17gtWVkxfU_gdWatpotqeaI7r9CejoDv9Bm-bKGrxNV4CVG6jsjdkNg/s400/IMG_2455.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5108086617789482354" /></a><br /><span style="font-weight:bold;">Safran aromalı Sirke</span><br />2 fincan şeker<br />2 tatlı kaşığı dolusu rendelenmiş taze zencefil<br />2 kaşık tane yenibahar<br />40-50 lif safran<br />3 fincan sirke (en iyi sonuç için beyaz üzüm sirkesi)<br />2 kaşık tane yeşilbiber<br /><br />Şekeri 2 fincan suyla birlikte bir tencereye koyun. Zencefili, yenibahar tanelerini ve safranı ekleyerek kaynatın. Koyulaşmaya başladığında sirkeyi de ekleyin. Bir taşım kaynadığında ateşten alın ve bu halde süzmeden cam bir kavanozda 1 hafta bekletin. Bir hafta sonra süzerek yeşilbiber tanelerini de eklediğiniz cam bir şişeye boşaltın. 10 gün bekledikten sonra salatalarınızda afiyetle kullanın.<br />***********************************************************************************<br />Sarıdan sonraki renk hakkında sayfamda 2 tane ipucu var :) Bulabildiniz mi hangi renk? ;)Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-41267863489690814582007-06-02T17:58:00.000+03:002007-06-05T00:42:20.025+03:00Tabi ya, hardal da sarı! :)<span style="font-weight:bold;">Hardal'la ilgili bir eklenti (5.6.07):</span> Ev yapımı hardalın tarifini verirken, evde koyu renkli hardal tohumu olduğu için onu kullandım. Sonra düşündüm ki, bir zamanlar taneleri biraz daha iri ve krem rengi olan başka bir çeşit hardal daha almıştık. Acaba bu krem renkli hardal tohumlarından yapsaydım hardal sosunun tadı farklı mı olurdu? Acaba hangi cinsi ev yapımı hardala daha uygundur diye düşündüm. İnternette biraz araştırdıktan sonra öğrendim ki; başta Hintli aşçılar olmak üzere bu işin ustaları, rengi koyu bordoyla siyah arası olan koyu renkli hardalı(Sinapis Nigra) yemeklerde tercih ediyorlarmış. (Demek ki sos yapmak için doğruyu seçmişiz :) Sarı hardal da önemli bir yağ kaynağıymış, hardal yağı ondan elde edilirmiş.<br /><br />Kara hardal, orta Avrupa, Anadolu ve İran'da, yetişirmiş. <span style="font-style:italic;"><span style="font-weight:bold;">Sarı çiçekli</span> </span>otsu bitkinin <span style="font-style:italic;">tohumları kırmızımsı siyah</span> olurmuş. <br />Sarı hardal ise Akdeniz kıyılarında yetişir, çiçekleri beyaz, kara hardaldan daha iri olan tohumları sarı ya da beyaz olurmuş. <br /><br />Bir de hardal bitkisinin <span style="font-weight:bold;"><span style="font-style:italic;">turpgillerden</span> </span>bir bitki olduğunu okuduğumda, yazmayı unuttuğum bambaşka bir detay daha geldi aklıma.<br /><br />Girit kökenliler bilirler. Vruves denen bir ot çokça bulunur, bolca yenir Girit'te. Bağların arasında, dağda bayırda kendiliğinden yetişir. Ben buraya geldikten sonra baktım ki bu Vruves dedikleri bizim İzmir'de aldığımız "Turp otu"nun ta kendisi :) Ege'de "turpotu"na çok yakın bir akrabanın da Hardal otu (Sinapis arvensis) olduğunu biliyorum. Aralarındaki farkı ben ayırt edemiyorum. Bilen arkadaşlar bizi bilgilendirebilirler.<br />"Giritli Otlar"la ilgili Yunanca bir kitaptan bakıyorum ki her yerde görülen vruves'in latincesi de Sinapis Arvensis, yani kaynaklarda 3. bir cins olarak geçen "Yabani hardal"ın ta kendisi :) Çiçekleri sarı, tohumları da koyu kahve*siyah renkte olurmuş ;-)<br /><br />Siz de aynı şeyi mi düşünüyorsunuz? :) Kışın otunu bol bol yediğimiz zamanlarda tohumlarını da biriktirip hardal sosu mu yapsak :))<br /><br /><br />Bir baharat kitabında da hardal sosunun, dövülmüş hardalı sıcak suyla, sütle ya da birayla(!?) karıştırarak yapılabileceği yazıyor ama oranları verilmemiş. Karıştırdıkça neler buluyor insan...<br /><br />**********************************************************************************<br />Bazen tamamen aklımızdan çıkmış birşeyi, evdeki ufaklıkların o kıvrak zekası hatırlatır ya bize unuttuğumuzu... Bizimki de öyle oldu işte. Ben günlerdir, sarıyla yatıp sarıyla kalktım :) Sarı sarı neler alsam da sarı sarı neler yapsam diye düşündüm. Limonun etrafında dönüp durdum. Sonra başka şeyler de buldum, önceki yazımı bitirirken söylediğim gibi: patates de sarı, mısır da; zerdeçal da var, safran da... Ama bir sarı vardı ki ben unutmuştum.Ta ki geçen gün öğle yemeğinde Maya bana hatırlatıncaya kadar :)<br /><br />Mayacığım köfte patates yerken, minik tiryakinin birden aklına gelmiş olmalı ki: <br />- Anne o sa"y"ı şeyden getiysene... <br />deyiverdi. Adını bile beceremediği o sarı şey, hardal :)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWOr_0X-QeeGXU2rMH_xyznD_VthCbgCG_WYl_EuUgryTj-J-n8nnh4Qdshyphenhyphen5AYUN3Y_ODI66wfh-slujndtcpMah3CqhIY73el5FdHHIyF1Tsl05dnSCtvAM5I94_mW6Rwfr8/s1600-h/dscn0830.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWOr_0X-QeeGXU2rMH_xyznD_VthCbgCG_WYl_EuUgryTj-J-n8nnh4Qdshyphenhyphen5AYUN3Y_ODI66wfh-slujndtcpMah3CqhIY73el5FdHHIyF1Tsl05dnSCtvAM5I94_mW6Rwfr8/s320/dscn0830.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5071511154744288802" /></a><br />Mayacığım, daha 3,5 yaşında bile değil, ona acı geleceğini zannettiğim için bir süre vermekte direndiğim, yalnızca sapsarı şişesiyle oynamakla yetindiği hardalın tadını aldığı günden beri çok seviyor :) Eve hiç almadığımızdan daha ketçabın tadını bile bilmiyor, ama çok az miktarda yemesine izin verdiğimiz hardal en büyük zevki. Eve aldığımız katkısız olanı, yani umuyorum ki öyle. Ama birgün evde kendi hardalımı yapabileceğim aklımın ucundan geçmezdi.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtBc24OLFPbBYxXmYLW8Jy91jSoimfLqa_fFLkes5IaRBVQ6lo69ok9y8zt1zRGi050qUOHjYMoaQ9FUspJddXLAlZJ3RPjSLzkDZrMjmpG3r-TPC_FVgDkvyV6oSGmh7Syeip/s1600-h/dscn0861.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjtBc24OLFPbBYxXmYLW8Jy91jSoimfLqa_fFLkes5IaRBVQ6lo69ok9y8zt1zRGi050qUOHjYMoaQ9FUspJddXLAlZJ3RPjSLzkDZrMjmpG3r-TPC_FVgDkvyV6oSGmh7Syeip/s320/dscn0861.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5071524043941144130" /></a><br />Hardalın da sarı projede yer alabilmesi için kitapları karıştırırken, Tessa Kirou'nun <a href="http://amazon.co.uk/o/ASIN/1740453646/ref=s9_asin_image_1/202-6111805-8441461?pf_rd_m=A3P5ROKL5A1OLE&pf_rd_s=center-1&pf_rd_r=1H0HJS2JTC028CAM0QG7&pf_rd_t=101&pf_rd_p=137837091&pf_rd_i=468294">kitabı</a>nda aradığımı buldum. Yunanca'ya -belki daha aşina olsun diye- "Tarçın ve Gül yaprağı" adıyla tercüme edilen kitap, öncelikle bu ismiyle dikkatimi çekmişti kitapçının raflarında. Annesi Finlandiyalı, babası Kıbrıslı, eşi İtalyan olunca, kitabında da hem kuzeyden hem Akdeniz sahillerinden tarifler var. Benim takılıp kaldığım tarif de annesinin her zaman yaptığı Finlandiya usulü ev yapımı hardalın tarifiydi. Evde de hardal tohumu vardı. Sonuç harika! En çok da bundan sonra kızıma hazır hardal yedirmeyeceğime seviniyorum :)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQtFe1nj66gXSF2VOlaIx27HwJsieOID0wun8e2uTEsdz80PUqppG_wQwxJwwnCcsGDS4cLEe6PKhrAKazOKGcLl7dDX4fzeYMfrrdU0dvWQTj72QJaZK2SJxLNJnk8IkGKAIC/s1600-h/dscn0867.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQtFe1nj66gXSF2VOlaIx27HwJsieOID0wun8e2uTEsdz80PUqppG_wQwxJwwnCcsGDS4cLEe6PKhrAKazOKGcLl7dDX4fzeYMfrrdU0dvWQTj72QJaZK2SJxLNJnk8IkGKAIC/s320/dscn0867.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5071524052531078738" /></a><br /><span style="font-weight:bold;">Ev Yapımı Hardal için gerekli olanlar:</span><br /><br />45 gr. kara hardal tohumu (3 yemek kaşığı kadar)<br />115 gr.şeker (Yarım bardaktan biraz az)<br />1 tatlı kaşığı tuz<br />250 gr. krema<br />1 yemek kaşığı zeytinyağ<br />2 yemek kaşığı sirke<br />Yarım limonun suyu<br /><br />Hardal tanelerini önce beyaz bir tabağa döküp dikkatlice ayıklayın. Ayıklanmış taneleri, baharat öğütücünüz varsa en iyisi öğütücüde öğütmek. Yoksa havanda iyice dövmeyi de deneyebilirsiniz. Öğütülmüş hardalın üstüne şekeri ve tuzu ekleyin. Kitapta bir tahta kaşık yardımıyla iyice ezin diye yazıyordu. Ben tahta kaşıkla pek ezemedim, boşalttım havanın içine orada ezdim. Üçünün bir arada ezilmiş hali böyle oluyor.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMHLJUZQFor9vAwNwBJD5FTeaeV55uOcGig4Tk2xoXq3STVS3-kVjNbqn4-ZV0tscKUocAbXdGjvXI6FC90VP5pOkBYgg4jGq1rHP5Lh783ydOeDIx648iVMY-v3O77ZL20-i_/s1600-h/dscn0862.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMHLJUZQFor9vAwNwBJD5FTeaeV55uOcGig4Tk2xoXq3STVS3-kVjNbqn4-ZV0tscKUocAbXdGjvXI6FC90VP5pOkBYgg4jGq1rHP5Lh783ydOeDIx648iVMY-v3O77ZL20-i_/s320/dscn0862.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5071508689433060834" /></a><br />Tuz ve şekerle dövülmüş hardalı ufak bir tencereye alıp kısık ateşte birazcık kavurduktan sonra yavaş yavaş kremayı ekleyin. ** Bu arada sürekli karıştırın!!** (Şeker olduğundan dibine ya da kenarlarına yapışabiliyor.) Sonra sırayla yağı, sirkeyi ve limon suyunu da ekleyin ve kısık ateşte sürekli karıştırarak koyulaşıncaya kadar pişirin. Koyulaşınca ateşten alın ama bir süre daha ara ara karıştırmayı sürdürün. Soğuyunca kavanoza koyun. Eminim kuzeyin o güzelim somonlarına çok yakışıyordur.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDO2Xbw1MwoMXDyh1KxmPpfmF5H6n1J54XHFCVcqo9iLHs9f2s1m0yfaYHr6t2tWCThPniDeLvCnZwABv2CaSul8rtxCjBN1wt01CPtvH4-vnMYSrsFI64ktkaJOaKt6kZzewm/s1600-h/dscn0871.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDO2Xbw1MwoMXDyh1KxmPpfmF5H6n1J54XHFCVcqo9iLHs9f2s1m0yfaYHr6t2tWCThPniDeLvCnZwABv2CaSul8rtxCjBN1wt01CPtvH4-vnMYSrsFI64ktkaJOaKt6kZzewm/s320/dscn0871.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5071508698022995458" /></a><br />Bu arada, hardalın rengi konusunda hayal kırıklığına uğrayanlar varsa, o rengi verenin Zerdeçel olduğunu hatırlatmak isterim. Belki zerdeçal eklenirse bildik hardallara da benzeyebilir. Ama ben ilk denemede nasıl bir şey olacağını görmek istedim. Çeşitli versiyonlar geliştirilebilir: sarmısaklı, belki biraz acılısı.<br /><br />Ben hardalı ister tohum halde ister sos halde patatese çok yakıştırıyorum.Bugün yaptığım hardal tohumlu ve zerdeçallı patatesleri, sarmadan kalan yapraklarla Acemi Aşçı <a href="http://acemiashci.blogspot.com/search/label/et%20grubu%3A%20beyaz%20ve%20k%C4%B1rm%C4%B1z%C4%B1%20etler">İpek'</a>in yaptığı gibi sarıp sarmaladığım somonların yanında yedik. Hem somona hem de "Sarı tariflere" çok yakıştı. Çocukların gördükleri farklılıklar karşısında yorumları çok da farklı olmuyor. Mayacığım da bu sarmaların içinde somon balığı var dediğimde:<br />- Hiç balık dolması oluy mu!?, yorumunu yaptı :)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDyKt3hLW5JntR7YEsMr1-70tpnP7h86GTBG26oYYGq0p52IDogNBEYh3DD-8bK5zpw148CMlFVj-SSwtAe81idlnKzlGQhoxXpJgwc-9o1lF1WilehPio-BZ_TfkCzRKHLrkR/s1600-h/dscn0849.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDyKt3hLW5JntR7YEsMr1-70tpnP7h86GTBG26oYYGq0p52IDogNBEYh3DD-8bK5zpw148CMlFVj-SSwtAe81idlnKzlGQhoxXpJgwc-9o1lF1WilehPio-BZ_TfkCzRKHLrkR/s320/dscn0849.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5071523103343306290" /></a><br />Patateslerin tarifi son derece basit. İstediğiniz kadar patatesi patates salatası yapacak kıvamda haşlıyorsunuz. Teflon bir tencerede 1 yemek kaşığı dolusu hardal tohumunu zeytinyağında biraz kavuruyorsunuz. Kısık ateşte kavurursanız, birden kavrulup acılaşmasını önlersiniz. Kısa bir süre sonra hardal taneleri mısır gibi patlamaya başlıyor, o zaman tencerenin kapağını kapatın. Patlama sesi kesildiğinde açıp baharatları istediğiniz miktarda ekleyin: ne kadar acı isterseniz o kadar karabiber, kırmızı biber ve tabi ki patatesleri sapsarı yapması için bir tatlı kaşığı kadar zerdeçal. Baharatları biraz kavurduktan sonra doğranmış patatesleri tencereye alıyorsunuz. Karıştırırken patateslerin dağılmamasına dikkat edin. Patatesler hafif kızarıp ince bir kabuk oluşunca ateşten alıyorsunuz. Hepsi bu kadar!<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Zerdaçal:<span style="font-style:italic;"></span></span> Türkçe'de Hint safranı, safran kökü, sarıboya, zerdeçav, zerdeçöp gibi adlarla da anılan zerdeçalın İngilizcesi turmeric, Fransızcası curcuma. Zencefille aynı aileden gelen bitkinin kökü taze ya da kurusu toz halde kullanılıyor. Aslında bir baharat karışımı olan Köri (Curry)ye ve İspanyolların Paella'sına rengini veren zerdeçal. Endonezya, Filipinler, Hindistan ve Java'da yetişiyor. Doğal olarak bu ülke mutfaklarında bol miktarda kullanılıyor. Karaciğer rahatsızlığında, iştahsızlıkta, anemide, idrar zorluğunda kullanılırmış. Aynı zamanda, antioksidan ve antienflamatuar etkileri ile Alzheimer hastalığına gidişi engellermiş. 1 gr. zerdeçalı 1 litre suda kaynatıp günde 2-3 bardak içilebilirmiş. Bazen hep kullanıp da nelere kadir olduğunu bilmediğimiz şeyler vardır ya, öyle birşeymiş işte. Zerdeçalın taze kökünün içi portakal rengi oluyor, ne Türkiye'de ne de Yunanistan'da tazesini bulmak pek mümkün değil, ne yazık ki. Bu sene Toronto'dan gelen ilk taze zerdeçallarımızı toprağa ektik. Köklerin büyüyüp gelişmesini ümit ediyoruz :)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbEFi4y03GKiIXicCQ8hNNA8-8X7modzoPx9U3uBCrEi5zAucl7srj191VBd25IpoJRfl8_XTuW8d3AkEmic7PaVkMFTmA31SPTPhlPpUL0-8BqBolYBxuSFJGd7Mcu7tG2xb3/s1600-h/dscn0843.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbEFi4y03GKiIXicCQ8hNNA8-8X7modzoPx9U3uBCrEi5zAucl7srj191VBd25IpoJRfl8_XTuW8d3AkEmic7PaVkMFTmA31SPTPhlPpUL0-8BqBolYBxuSFJGd7Mcu7tG2xb3/s320/dscn0843.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5071524975949047394" /></a><br /><br />Sarı tariflerde kendimi öyle çok limona kaptırdım ki, uzun bir süre evdekiler limon görmek istemeyecekler. Baktım 1 torba limondan son 3 tane limon kalmış. Tessanın kitabında bu kolay ve son derece mütevazi minik tartları görünce dayanamayıp yaptım dün gece, herkes yattıktan sonra.<br />Balığın arkasından minicik de olsa bir tatlı hiç fena olmadı hani :)<br /><br />Üzgünüm ama yine <span style="font-weight:bold;">LİMONLU TARTLAR</span> :)<br /><br />Tart hamuru için:<br />70 gr. tereyağ<br />30 gr. şeker<br />70 gr. un<br />25 gr. öğütülmüş badem<br />bir tutam tuz<br /><br />Limonlu kreması için:<br />75 gr. tereyağ<br />3 yumurta (hafifçe çırpılmış)<br />230 gr. şeker<br />2 limonun suyu ve kabuğu<br /><br />Tereyağla şekeri tahta kaşıkla eziyoruz. Beyazlaşmaya başlayınca azar azar unu, öğütülmüş bademi ve tuzu ekliyoruz. Kaşıkla ezilmesi zor bir kıvam alınca, birazcık elimizde yoğuruyoruz. Buzdolabında en azından 1 saat bekletiyoruz.<br /><br />Ben-marie usulü, kaynar bir tencerenin üstüne yerleştirdiğimiz metal bir kasede tereyağını eritiyoruz. İçine önce şekeri sonra da yumurtaları ekleyip sürekli karıştırıyoruz. Hepsi iyice karıştığında limon kabuğu rendesini ve suyunu ekliyoruz. Koyulaşmaya başladığında ateşten alıp soğumaya bırakıyoruz.<br /><br />Fırını 180 derecede yakıyoruz. Hamurumuzu ince açıp bir bardakla yuvarlaklar kesiyoruz. Ben muffin kalıbında pişirdim. Tam 12 tane çıktı. Yağlanmış kalıbın içine hamuru yerleştirip ister bıçakla delikler açın, isterseniz içlerine biraz bakliyat koyun ki tart hamuru kabarmasın, kase şeklinde kalsın. Isınmış fırında 8-10 dakika pişiriyoruz. Çıkınca soğumasını bekleyip, soğuduklarında kalıptan çıkarıp hazırladığımız sosla doldurup ikram ediyoruz. Buzdolabında bekledikten sonra içindeki tereyağ kendini topladığından daha güzel bir kıvamda oldular.<br /><br />Safran'ı da sonraki yazıya bırakıyorum....Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com13tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-1147870971880002792006-05-17T15:42:00.000+03:002007-06-01T01:06:08.899+03:00Kabaklı Peynirli Tart<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://photos1.blogger.com/blogger/1815/2895/1600/DSCN5816.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer;" src="http://photos1.blogger.com/blogger/1815/2895/320/DSCN5816.jpg" alt="" border="0" /></a>Dün ilk defa yaptığım bir tarifi, sizinle hemen dün gece paylaşmadığıma biraz da pişman oldum, çünkü bugün bizim pazarımız vardı ve ben daha da yorgunum... Sağolsun Mayacığın bunda katkı payı büyük. O kadar hareketlendi ki ya arabasından inivermiş yanımda buluyorum onu ya da ben soğan seçerken yandaki biberleri, domatesleri talan ederken... Aklınıza ne gelirse yaptı; muz yedi, karpuz tattı, zeytin çaldı, çilek istedi, kiraaaaaz diye bağırdı, şişme oyuncak Bugs Bunny istedi, aldık, eve gelinceye kadar 2 kez söndürdü. Daha boşalacak çoooooook enerji olduğu için dönüş yolunda bir de parkta oynadı. Eh, eve gelip yıkanıp, yemeğini yedikten sonra taş gibi yattı kaldı :) Babası da daha işten gelmediğine göre, birden meydan bana kaldı ama bende de hal kalmadı... Neyse ki tarif için fotoğraflar çekilmiş, herşey hazırlanmıştı. Geriye yazmak kalmıştı.<br /><br />Bu geleneksel bir tarif değil. Bu kez komşu gazetelerden birinin haftasonu yemek ekinden bir tarif.<br /><br />KABAKLI PEYNİRLİ TART<br />Hamur için:<br />250 gr. un<br />150 gr. tereyağ<br />1 tatlı kaşığı tuz<br />1 yumurta sarısı<br />50 ml süt<br /><br />İçi için:<br />7-8 küçük koyu yeşil kabaklardan<br />(<span style="font-style: italic;">İzmir'de Girit kabağı diye satılır. Gerçi buradaki bütün kabaklar Girit kabağı, değil mi? </span>:)<br />3-4 taze soğan<br />3 kaşık zeytinyağı<br />3 yumurta (ben bunlardan birinin sarısını hamuruna kullandım, içine 2 tam + 1 beyazı kaldı)<br />250 gr. krema (krema yerine 250 gr. kefir kullandım, hem daha sağlıklı hem daha hafif)<br />250 gr. gravyer peyniri (Yunan gravyerine en yakın kıvamda ve lezzette eski kaşar ya da yağlı tulum peyniri olabilir)<br />1 demet dereotu (ben biraz nane kullandım)<br />Tuz, karabiber, istenirse küçük hindistan cevizi rendesi.<br /><br />Öncelikle hamuru yapıyoruz çünkü 1-2 saat buzdolabında bekletilmesi tavsiye ediliyor. İyice yumuşamış tereyağına tuzu, yumurta sarısını ve sütü ekleyip güzelce karıştırıyoruz. Elediğimiz unu yavaş yavaş dökerek hamur kıvamına gelinceye kadar yoğuruyoruz. Top gibi yapıp buzdolabında bekletiyoruz. Bu arada kabaklarımızı yarım daire şeklinde, taze soğanlarla dereotunu da ince ince doğruyoruz, peyniri rendeliyoruz.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://photos1.blogger.com/blogger/1815/2895/1600/DSCN5805.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer;" src="http://photos1.blogger.com/blogger/1815/2895/320/DSCN5805.jpg" alt="" border="0" /></a>Fırını 180 derecede ısıtıyoruz. Tart hamuru, buzdolabında yeterince bekledikten sonra çıkarıp merdaneyle biraz açtıktan sonra yağlanmış bir tart kalıbına döşüyoruz. <span style="font-style: italic;">(Çok kere tart yaptığımı söyleyemem. Acemisi sayılırım bu işin. Tariften mi yoksa benden mi kaynaklandı bilmiyorum, ama merdaneyle açarken hamurda çatlaklar oldu. Önce moralim bozuldu. Ama sonra baktım tart kalıbının içinde elimle düzeltebiliyorum. Piştikten sonra da hiç farkedilmiyordu bile...) </span>Tartın üstüne çatalla delikler açıyoruz ki kabarmasın. Fırında 15 dakika kadar pişiriyoruz.<br /><br />Tartımız fırındayken, kabakları zeytinyağında biraz yumuşayıncaya kadar kavuruyoruz. Büyük bir kasede yumurtaları çırpıp, içine krema (ya da kefiri), rendelenmiş peyniri, ince doğranmış taze soğanları, dereotunu ve kavurduğumuz kabakları ekliyoruz. Tuzu, karabiberi ve isterseniz birazcık da küçük hindistan cevizi rendesi eklendiğinde içimiz hazırlanmış oluyor.<br /><br />15 dakika sonra tartımızı (bu aşamada fotoğrafını çekmeyi unutmuşum!) fırından çıkarıp, içine hazırladığımız harcı yayıyoruz. Acaba birşey unuttum mu diye biraz düşünüp - üstüne susam çok yakışır bence ama Girit'e döneli beri evde yok ve hep unutuyorum almayı... susam.gr sahipleri için çok ayıp di mi? :> - tartımızı fırına atıyoruz... Yaklaşık 40 dakika sonra pişmiş oluyor tartımız.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://photos1.blogger.com/blogger/1815/2895/1600/DSCN5820.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer;" src="http://photos1.blogger.com/blogger/1815/2895/320/DSCN5820.jpg" alt="" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://photos1.blogger.com/blogger/1815/2895/1600/DSCN5824.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer;" src="http://photos1.blogger.com/blogger/1815/2895/320/DSCN5824.jpg" alt="" border="0" /></a>Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com10