tag:blogger.com,1999:blog-274723262024-03-08T03:54:58.229+03:00Komşuda pişer bize de düşerEskiden evde pişenden yan komşuya tattırmak, sonra da tabağınıza koyulmuş yepyeni bir lezzetle bir gün komşunuzu kapıda buluvermek o kadar da ender bir şey değildi. Tabağınız elimde kapınızı çalıyorum...
Bakalım bu size ne kadar tanıdık gelecek,
komşuda pişenden size ne düşecek?!...Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.comBlogger8125tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-25415666149606380732008-04-28T01:07:00.000+03:002008-04-28T01:46:29.740+03:00Yabani Pırasalı (ve patatesli) omlet<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIEkt6JzGbtkG8NWr7s2TMgNf95Y759kneF6NG6gR0YkNsZAEnU_J_mVbgFB3NAUfEmCe_icbaTGsU_atg-IP3lbWJBeaTSRxH4G3_8ldaM3Ryw9qg1i33Dj_zd2-c_mFJFgsf/s1600-h/IMG_4217.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIEkt6JzGbtkG8NWr7s2TMgNf95Y759kneF6NG6gR0YkNsZAEnU_J_mVbgFB3NAUfEmCe_icbaTGsU_atg-IP3lbWJBeaTSRxH4G3_8ldaM3Ryw9qg1i33Dj_zd2-c_mFJFgsf/s320/IMG_4217.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5194052790472477074" /></a><br />Yabani pırasalar daha çok kış aylarında dağ da bayırda kendiliğinden yetişiyor. Özellikle yeşil kısımları renkleri ve yassı yapraklarıyla taze sarımsağı andırıyor. Ama sarımsağa göre daha yassı olan beyaz kısımlarından sarımsak olmadıklarını anlıyorsunuz. Yetiştirme olmadıkları için, genelllikle ot satanlarda küçük demetler halinde satılıyor pazarlarda. <br /><br />Girit'e yeni geldiğimde yabani pırasayı bilmiyordum. Burada gördüm ilk defa. Zaman içinde, kışın zeytin toplamaya gittiğimiz zamanlarda zeytin ağaçlarının yakınlarında kendiliğinde biten bu minik cılız pırasaları tanır oldum. Hatta elimde bıçak olmasına rağmen çok derinlere uzanan köklerine ulaşmanın neredeyse imkansız olduğunu gördüm. Böylece yabani pırasa demetlerinin neden hep başlarından kesilmiş olarak (püskülsüz) satıldığını anlamıştım.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEid3TEJ-txp1JBxI7Dl-BPDSFTLe2PxTIFRSq4bBoU9c5WRrOmyyI4vbhVJlsNBhyphenhyphenRfZq3ja8vwqJM6Sx4W-hbUl-eSfexCzOlI0Wn0AwlEDJ0xJoikU1HGiGvnchvE8Vz9cNEh/s1600-h/IMG_4221.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEid3TEJ-txp1JBxI7Dl-BPDSFTLe2PxTIFRSq4bBoU9c5WRrOmyyI4vbhVJlsNBhyphenhyphenRfZq3ja8vwqJM6Sx4W-hbUl-eSfexCzOlI0Wn0AwlEDJ0xJoikU1HGiGvnchvE8Vz9cNEh/s320/IMG_4221.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5194052786177509762" /></a><br />Bu fotoğraf aylar önce çekilmiş ama tarifiyle birlikte yayınlanmak üzere beklemekteydi. Yakın zamana kadar pazarlarda vardı yabani pırasa demetleri. Pırasalara veda etmeden bu tarifi de yayınlamak istedim. Aslında pırasalı omlete patatesleri eklemek benim fikrimdi. Çünkü pırasalar çok fazla değildi ve kavrulduklarında iyice azalmışlardı. Siz aynı tarifi rahatlıkla bildiğimiz pırasayla da uygulayabilirsiniz.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxcIT08fImDEGictgwpjN-Ln5lCCl_Oz5JGZJtWZdgJbLldympoYNyK8bo2h_XD4K__wk_CtEx6VhO31tw4kO82VxdA5Q6DsFR7vftmXpYw-uekuZ7vyBRRi4lzhyphenhyphenmhHO-fgLc/s1600-h/IMG_4226.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxcIT08fImDEGictgwpjN-Ln5lCCl_Oz5JGZJtWZdgJbLldympoYNyK8bo2h_XD4K__wk_CtEx6VhO31tw4kO82VxdA5Q6DsFR7vftmXpYw-uekuZ7vyBRRi4lzhyphenhyphenmhHO-fgLc/s320/IMG_4226.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5194052163407251810" /></a><br />1 demet yabani pırasa<br />3-4 patates<br />4 yumurta<br />tuz, kara biber, pul biber<br />Biraz zeytinyağı<br />Pişme süreleri aynı olmadığı için ayrı bir tavada ince doğranmış pırasaları, bir başka tavada da küp küp doğranmış patatesleri zeytinyağında kavuruyoruz. Sonra omleti yapacağımız tavaya aktarıyoruz. Tuzunu, biberini, arzuya göre pul biberini ekleyip, çırpılmış yumurtayla karıştırıp omletimizin bir tarafının iyice kızarmasını bekliyoruz. Bir tabak ya da kapak yardımıyla çevirip diğer tarafını da kızartıp, dilimleyerek servis yapıyoruz.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDLBxIDR4hF5FwNhvhWsT3HCBayEJOQ6xwxBGuW5l2rthH8ybXhVVD8WZsEbUITrJMkyDhFt6MVe8oAny9mTGWfZzuMiWCYHxkBepl9C7WmmsGdvTZGtI8HU_YYhtw31qaiEh-/s1600-h/IMG_4227.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDLBxIDR4hF5FwNhvhWsT3HCBayEJOQ6xwxBGuW5l2rthH8ybXhVVD8WZsEbUITrJMkyDhFt6MVe8oAny9mTGWfZzuMiWCYHxkBepl9C7WmmsGdvTZGtI8HU_YYhtw31qaiEh-/s320/IMG_4227.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5194052171997186418" /></a><br />* İster pişerken, yumurtasıyla birlikte, isterseniz tabaklara servis yaptığınız sırada peynir rendesi de ekleyebilirsiniz.Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-84996278574486374742008-04-17T11:20:00.004+03:002008-04-28T01:50:36.920+03:00Spanakorizo<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgesO_KPe3h5RQGI2GzeGLmTk5XksiytzS2ByMALkY6tOiKFE4CdpfBF72ejqgoDKm69vCppaDmsy9iRgmvBxwj3Oqbp5O7lsbZ7NqqgrS5PVZZyGKUmXeva1J5ZHWsvc5x_WiN/s1600-h/IMG_4931.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgesO_KPe3h5RQGI2GzeGLmTk5XksiytzS2ByMALkY6tOiKFE4CdpfBF72ejqgoDKm69vCppaDmsy9iRgmvBxwj3Oqbp5O7lsbZ7NqqgrS5PVZZyGKUmXeva1J5ZHWsvc5x_WiN/s320/IMG_4931.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5190127534420134226" /></a><br /><br />"Bildiğimiz ıspanak yemeğinde pirincinin ölçüsüyle biraz oynarsanız ne olur?" demiştim.<br /><br />Yunan usulü Zeytinyağlı ıspanak olur. Buna da spanakorizo derler. (<span style="font-style:italic;">Zaten "spanaki" ıspanak demektir, "rizi" de pirinç. Pirinçli ıspanaktan çok, aslında ıspanaklı pirinçtir yani)</span><br />Ispanağı, börek yapmak dışında, pişirmenin en yaygın yoludur komşunun mutfağında. <br />Bu tarif, salçasız ve pirinci bol olduğundan ortaya çıkan, yeşil-beyaz bir yemektir. Üstelik sulu bir sebze yemeğinden çok, sebzeli bir pilav kıvamındadır.<br />Memleketimizde 1 avuç pirinçle yapılıp daha sulu kalan ıspanak yemeğine ilk bakışta benzemez. Tadındaki en büyük fark da zeytinyağının ağızda hissedilir belirginliği, bol soğanın verdiği tatlımsılık ve varsa muskat cevizinin aroması. Tarifi şöyledir:<br /><br />1 kilo ıspanak<br />1 bardak pirinç<br />2-3 soğan, yemeklik doğranmış<br />1 tatlı kaşığı şeker<br />1 çay kaşığı muskat rendesi<br />Zeytinyağı<br />Tuz<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKLS8vUX-50ueG1pYNkljj3OKi2tYTeSHa6Q3JI4GZ29kfZjiRVDombv7RRur6FjOA5HHeWKB6XWONGn8jJQhu9e6tLHPL_P-54Uqa4DbY5XFHljhZxf3TjsbMTTgbyK5ZB74R/s1600-h/IMG_3006.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKLS8vUX-50ueG1pYNkljj3OKi2tYTeSHa6Q3JI4GZ29kfZjiRVDombv7RRur6FjOA5HHeWKB6XWONGn8jJQhu9e6tLHPL_P-54Uqa4DbY5XFHljhZxf3TjsbMTTgbyK5ZB74R/s320/IMG_3006.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5193223165999647058" /></a><br />Ispanakların ayıklanma ve yıkanma faslını bir cümlede geçtikten sonrası ne kadar zor olabilir değil mi? :) Yemeklik doğranmış bol soğan zeytinyağında kavrulur. Kavrulmasına yakın şekeri ve muskat cevizi rendesi eklenir. Doğranmış ıspanaklar koyulup kavrulur. Pirinciyle birlikte 1 bardak kadar da sıcak su eklenir. Tuz, kara biber ilavesiyle altı kısık olarak pişirilir. Pirincin cinsine göre biraz daha fazla su isteyebilir. (<span style="font-style:italic;">Eğer yağ konusunda kısıtlama yapmıyorsanız piştikten sonra üstüne birazcık zeytinyağı gezdirip karıştırmak çok iyi gidiyor doğrusu </span>:)<br /><br />Not 1: Bu tarifin en çok sevdiğim yanı da, saatle ayıklanıp yıkanan ıspanağın, sadece bir avuç yemek kalmayıp bereketli olması :)<br />Not 2: Fotoğrafa dahil edip de değinmediğim ufak bir detay da, burada ıspanağın (spanakorizo'nun) yoğurtla değil de limon sıkılarak yenilmesi.<br />Madem ki süt ürünleri ıspanağın içindeki demirin emilimine engel oluyormuş. Bir dahaki sefere siz de yoğurt yerine limonla deneyin. Çok ferah, iç açan bir lezzet oluyor...Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-35251383014187267812008-04-09T18:54:00.000+03:002008-04-09T18:55:59.258+03:00Kuzu etli stamnagati<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHEtb6e3aZcLq2M79Yah3URy3UUQM5had_xWWPeRdEzOZWFmDah4RyX4Ih0eiLVQjTOsfmWK6wkAiTADu92dVgFgcEdAxJRJSuF4BhzeO2jNYP7sDnazUIcX1sr0CIGKXgrmFY/s1600-h/IMG_4974.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHEtb6e3aZcLq2M79Yah3URy3UUQM5had_xWWPeRdEzOZWFmDah4RyX4Ih0eiLVQjTOsfmWK6wkAiTADu92dVgFgcEdAxJRJSuF4BhzeO2jNYP7sDnazUIcX1sr0CIGKXgrmFY/s320/IMG_4974.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5187260829318918242" /></a><br />Stamnagati, Girit'te oldukça yaygın bir çeşit radika. Acımsı tadından hoşlananlar çiğ yemeyi tercih ediyor, bazıları da haşlayıp tüketmeyi. Bir de buralara özgü olarak kuzu, hatta tercihen keçi etiyle yapılan yemeği oluyor. Arapsaçı neyse ama radika cinslerini kuzu etiyle pişirmek Ege'de pek yaygın olmadığı için bu tarif bana değişik gelmişti ama nedense merak edip de etlisini pişirmek bunca yıl sonra aklıma geldi. Otları tek başlarına bile öyle çok seviyorum ki, başka bir lezzetle denemek yerine hemen zeytinyağı ve limona gidiyor elim nedense :)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEIHhp9PBe_H4kKBEu41pA3RokC-c6AXkDSF6au7arAfyQziZlVYiR3jJiezqjU1cL2SdL2GkC5RXa5tALfW5WvcWLLt1KhVjqlEWP9BqXOSRLdgxIfvYNPsnSVhDcYB7-PeR_/s1600-h/IMG_4979.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEIHhp9PBe_H4kKBEu41pA3RokC-c6AXkDSF6au7arAfyQziZlVYiR3jJiezqjU1cL2SdL2GkC5RXa5tALfW5WvcWLLt1KhVjqlEWP9BqXOSRLdgxIfvYNPsnSVhDcYB7-PeR_/s320/IMG_4979.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5187247532100169810" /></a><br />Tarif oldukça yalın ve kolay. Üstelik bazı kitaplarda stamnagati yerine bildiğimiz radikayla da yapılabildiğini okuduğumu da eklemek istiyorum.<br /><br />Yarım kilo stamnagati (ya da bulabildiğiniz bir cins radika)<br />Yarım kilo kuzu/keçi eti<br />2 limonun suyu<br />1 yumurta<br />kara biber, tuz<br />zeytinyağı<br /><br />Stamnagati'leri ayıklayıp güzelce yıkadıktan sonra kaynar suda 5 dakika kadar haşlayıp süzüyoruz. Bu işlem aynı zamanda otların acılığını da alıyor.<br />Yemeklik parçalara doğranmış eti zeytinyağında 4-5 dakika kadar kavuruyoruz.(Bazı tariflerde bu aşamada eti 2 yemek kaşığı kadar şarapla söndürüyordu. Ben kullanmadım.)<br />Yarım bardak kadar sıcak su ekledikten sonra kapağı kapalı kısık ateşte yarım saat pişiriyoruz. Yarım saat sonra haşlayıp süzdüğümüz otları ekleyip yavaşça karıştırıyoruz. Tuzunu ve kaara biberini ekleyip 20 dakika daha kısık ateşte pişirmeye devam ediyoruz. Pişmenin sonunda limon suyu ve çırpılmış yumurtayla yaptığımız terbiyeyi -yemeğin suyundan alıp yavaş yavaş alıştırarak- yemeğimize ekliyoruz.<br />Sıcak servis yapıyoruz. <br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJrqGEfqCGEMIjYJAcyEiVzjbo84Z-PdFD6jX3kkj1Bu8wkXaphZM85WjhoYurl5ncviEULzC2mF6gDlCxC6MtTOEOkbEFY3utISvcmb_8pBmTZRd3gon0J7I2s81FL4h5Bybl/s1600-h/IMG_4988.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJrqGEfqCGEMIjYJAcyEiVzjbo84Z-PdFD6jX3kkj1Bu8wkXaphZM85WjhoYurl5ncviEULzC2mF6gDlCxC6MtTOEOkbEFY3utISvcmb_8pBmTZRd3gon0J7I2s81FL4h5Bybl/s320/IMG_4988.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5187247519215267906" /></a>Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-22333569426329454132008-03-18T16:08:00.003+02:002008-03-18T18:44:08.717+02:00Bay ve Bayan Avokado<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMadspkk-mY8-WJmzYx0TsjORT2CL56WjbnCI_hsNQAKglQxvpbigEMUy3Q98QnobYDuooPcA0kzQMafjgv82J4Z4EIxNEwfH9FFRE-vzVN4ONvBaekw55MBbTJUA8_F4VShNC/s1600-h/avokadolar1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMadspkk-mY8-WJmzYx0TsjORT2CL56WjbnCI_hsNQAKglQxvpbigEMUy3Q98QnobYDuooPcA0kzQMafjgv82J4Z4EIxNEwfH9FFRE-vzVN4ONvBaekw55MBbTJUA8_F4VShNC/s320/avokadolar1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5179087693926854050" /></a><br />Mevsimin bahara dönmesiyle pazardaki renkler de değişiyor. Rengarenk biberler, güneşten nasibini almaya başlayan kıpkırmızı domatesler, olgunlaşan avokadolar, bahar kokulu çilekler tezgahları doldurup gönlümüzü çeliyorlar. <br /><br />Dünyanın neresinde olursam olayım, pazarları çok seviyorum. Dilini bilmediğim bir ülkede bile olsam, o ülke insanının ne yediği, neleri sevdiği, kısacası günlük yaşam konusunda pek çok bilgi saklıdır pazarlarda. Dilini bilip de üreticiyle iletişiminiz de varsa, o zaman bilmediğiniz şeylerin ne olduğunu, ne zaman ve nasıl yendiğini öğrenirsiniz.<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOrIjwgcVm5rSk2gXK18lnIlF52sUp7Aiv9OROLpq4Z1YBJhKxTFMLzQE4hD-eJK2B2EfhycdVsBQl1wBgzpdrx2XmmMBz7db0BP5pgdvRoszABL7BBFru5_UHuqot5V5cvg11/s1600-h/avocado-mandalina.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOrIjwgcVm5rSk2gXK18lnIlF52sUp7Aiv9OROLpq4Z1YBJhKxTFMLzQE4hD-eJK2B2EfhycdVsBQl1wBgzpdrx2XmmMBz7db0BP5pgdvRoszABL7BBFru5_UHuqot5V5cvg11/s320/avocado-mandalina.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5179087204300582290" /></a><br />Her hafta sıkma portakal aldığımız portakalcı, büyük ihtimalle Hanya tarafından getirdiği avokadoları da yığmıştı mandalinaların yanına. Renkleri pırıl pırıl, kabukları gergindi ama olgunlaşmaları için en azından 1 hafta beklemeleri gerekliydi. Daha önce bir avokado satıcısından onları olgunlaştırmak için en iyi yöntemin avokadoları naylon poşet içinde (buzdolabının dışında), poşetin de ağzı sımsıkı kapalı olarak bırakmak olduğunu öğrenmiştik. Ama bu hafta öğrendiğimiz şeyi daha önce ne duymuştuk ne de okumuştuk. Ben bu konuda internette de destekleyici bir bilgi bulamadım ama yine de paylaşmak istedim. Avokadoları seçerken aralarında daha koyu renkli ve pürüzlü kabuklu olanları fark ettik. Yorgo dayanamayıp sordu; "bunlar ayrı cins mi?" diye. Adam, "koyu renkliler erkek avokado, yeşil pürüzsüz olanlar da dişi" deyince de şaşırıp kaldık.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVNZbhMY1ZzaDm-6crUaF-UXorOeXF1Q7kOURIQ9NkYgn1Bi2kueo5LgvJk7dFi8j5vZWxUAn5RSBTushDzdfcUZvCfDDiazz-CRWrdAeQEOLbstZdauS4gYRj6R-SG3tJgHKd/s1600-h/bayvebayanavocado.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVNZbhMY1ZzaDm-6crUaF-UXorOeXF1Q7kOURIQ9NkYgn1Bi2kueo5LgvJk7dFi8j5vZWxUAn5RSBTushDzdfcUZvCfDDiazz-CRWrdAeQEOLbstZdauS4gYRj6R-SG3tJgHKd/s320/bayvebayanavocado.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5179086787688754562" /></a><br />İşte, bay ve bayan avokadoyla tanışmamız böyle oldu! Biz, portakalcının yalancısıyız :) (<span style="font-style:italic;">İnternetten öğrendiklerimi de sayfanın sonuna ekliyorum * </span>)<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwjKUkm40QmD7LRy7VbYz1ECeda81haOM6NYz1ejNxEtU0BV7ABeASA5qFVcCGlqhpe0818DutN__wlAGcjJGNLny6zvO1ONp_5eZA252RrVEYnHyFYr-YckZ5NZ3y92LjKIEY/s1600-h/biber1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwjKUkm40QmD7LRy7VbYz1ECeda81haOM6NYz1ejNxEtU0BV7ABeASA5qFVcCGlqhpe0818DutN__wlAGcjJGNLny6zvO1ONp_5eZA252RrVEYnHyFYr-YckZ5NZ3y92LjKIEY/s320/biber1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5179086379666861426" /></a><br />Renk renk biberler de artık seralardan değilde tarlalardan geliyor. Kış boyunca biber almadığımız için, bir tepsi dolusu, <a href="http://komsudapiser.blogspot.com/2006/06/imdi-de-dolmalar-frnda.html">fırında pişmiş rengarenk biber dolmalarını</a> özledik doğrusu!<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhulQXSU0rzvHVYF18O0pv21-xH-k7niyKxkgWMceo3Vt_csv-C6JZkD6Zwo0_eQ9O-y6YO-ohUrnXJFgPoYBHfqWtHM4WgLepE6wYgskO8GL6wo8aa1dpyzvFO2aGG6eueGY1C/s1600-h/dagsumbulu1.jpg"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhulQXSU0rzvHVYF18O0pv21-xH-k7niyKxkgWMceo3Vt_csv-C6JZkD6Zwo0_eQ9O-y6YO-ohUrnXJFgPoYBHfqWtHM4WgLepE6wYgskO8GL6wo8aa1dpyzvFO2aGG6eueGY1C/s320/dagsumbulu1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5179085018162228578" /></a><br />Bunlar da daha önce <a href="http://komsudapiser.blogspot.com/2006/05/da-smbl.html">tarifini</a> verdiğim Dağ Sümbülleri. Demek yine yapmanın vakti geldi. Onları ayıklayacak sabır ve vakit olsun yeter ki :)<br /><br />* <span style="font-style:italic;">Avokado meyveleri değişik şekil, renk ve büyüklüktedir. Meyve iriliği 200–600 gram arasında değişir. Meyveler yuvarlak, oval veya armut şeklinde olabilir. Kabuk rengi hafif sarımtırak yeşilden koyu yeşile, kahverengi kestane renginden, erguvani siyaha kadar değişir. Kabuk yüzeyi düz veya pürüzlü olabilir.</span> <span style="font-style:italic;">Avocado çeşitleri çiçek tipi bakımından A ve B tipi olarak 2 grupta sınıflandırılır.<br />A tipi çeşitlerde çiçek ilk günün sabahı dişi, ertesi gün öğleden sonra erkek safhadadır.<br />B tipi çeşitlerinde ise çiçek birinci gün öğleden sonra dişi, ertesi sabah erkek safhadadır.<br />Avokado çiçeğinin bu iki eşeyli açılma düzeninden dolayı iyi bir meyve tutumu ve yüksek verim alabilmek için A ve B tipi çeşitler birlikte dikilmelidir.<br /></span><br /><br />** Önceki yazılarımda <a href="http://komsudapiser.blogspot.com/2006/06/giritte-bir-pazar-yeri-sebzeler.html">Girit'ten </a><a href="http://komsudapiser.blogspot.com/2006/06/giritte-bir-pazar-yeri-meyveler-ve.html">pazar</a> <a href="http://komsudapiser.blogspot.com/2006/06/pazarda-baka-neler-vard-neler.html">görüntüleri</a>.Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-32629908212350696092008-02-12T11:22:00.000+02:002008-02-12T14:12:50.217+02:00HORTOPİTAKYA<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjfE6XlpW62HPe5kNP-Zp9egkJyM9Mhqpk63qwi8f1e8cYRvcKPl0gQSrrXgLE52nigZ-_wyEyJ7182h3lH0WxquLRq3-JRGZZUym7fsuIZS8gW7iaGJ3rQsb149A3lw_58-YR/s1600-h/horta0026.JPG"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjfE6XlpW62HPe5kNP-Zp9egkJyM9Mhqpk63qwi8f1e8cYRvcKPl0gQSrrXgLE52nigZ-_wyEyJ7182h3lH0WxquLRq3-JRGZZUym7fsuIZS8gW7iaGJ3rQsb149A3lw_58-YR/s320/horta0026.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166057878501901938" /></a> Hayat ne tuhaf... insana neler getireceği asla ön görülemiyor. Bir Yunanistan göçmeni olan babaannem çok güzel börek yapardı. Annem de ondan öğrenmişti. Babaannemin her börek yapışında gururla "pita yaptım" deyişine çocukken gülerdik ama bu kelimeyi başka hiç kimseden duymasak da ne demek istediğini hiç yadırgamadan anlardık. Benim Girit'te yaşadığımı görmek babaanneme nasip olmadı ama bugün bu pitaların tarifini yazarken çocukluk anılarımdan onun sözleri yankılandı kulaklarımda.<br />Yunanistan'da "Pita" denilince kastedilen; ister elde açılmış isterse hazır yufkadan olsun bildiğimiz "börek"tir aslında. Bir de "küçük pitalar" anlamına gelen "pitakya" vardır ki bunlar genellikle minik poğaçalar boyunda, bazen fırında pişirilen bazen de kızgın zeytinyağında kızartılan minik börekçiklerdir. Tutulan hamur merdaneyle çok inceltilmeden açılır, iç malzemesi koyulup genellikle yarım ay şeklinde kapatılır ve geleneksel olarak kenarları çatalla sabitlenir. Tiropitakya (peynirlisi), hortopitakya (otlusu), mizitropitakya (tatlı lorlusu) en yaygın olanlarıdır. Davetlerde, açık büfelerde, çay saatlerinde en yaygın ikramdır. Girit'te, otların oldukça bol olduğu bu memlekette herhalde en çok sevileni otlusudur. Hortopitakya'ların içine koyulan ot karışımı hiçbir standarda bağlı olmayıp tamamen yapanın damak zevkine ya da o anda evde bulunan ot çeşitliliğine bağlıdır. Pazarda genellikle "pita için" ot karışımları kiloyla ya da karışık demetler halinde satılır. Bu karışık otlara tercihe göre ıspanak, ısırganotu, soğan, taze soğan, yabani pırasa eklenebilir. Ama genellikle kattığı nefis koku ve lezzetten dolayı pitakyaların en vazgeçilmeyeni "Arapsaçı"dır. <br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoDrSfJpPw4lumM2yxo4L2egZcQ_0KYwVFTZQqxV5dMucWNSvv4sxSozlt8TAhgIR8dt0zD_xVfyPWNQ9TVyzFWVk7XEskp66NVwVigMSQC0ekpi8262jKg_SYRTPufOd1dAO9/s1600-h/horta0009.JPG"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoDrSfJpPw4lumM2yxo4L2egZcQ_0KYwVFTZQqxV5dMucWNSvv4sxSozlt8TAhgIR8dt0zD_xVfyPWNQ9TVyzFWVk7XEskp66NVwVigMSQC0ekpi8262jKg_SYRTPufOd1dAO9/s320/horta0009.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166033182439949890" /></a><br />Bazen satıcıların bile hepsini tanımadığı karışık ot demetlerinden almaya uzun süre cesaret edemiyordum. Öyle ya, içinde yenmemesi gereken otları nasıl da tanıyıp ayıklayacaktım? Belki de tanımadığım için ayıkladığım bir otun ne kadar lezzetli olduğunu tatma şansını da yitirecektim. Geçenlerde Yorgo'nun pazardan getirdiği otların haşlamalık değil de kavurmalık olduğu ve pita yapmaya uygunluğu dışında pek de birşey söylememişti pazarcı. Hepsinin içinde bana tanıdık gelen yalnızca arapsaçıyla yabani pırasaydı. Karışık ot demetinin içindeki otların Türkçe isimlerini bulmamda otlar konusundaki bilgisine her zaman güvendiğim sevgili Giritli arkadaşım Aybala (Yentürk) yardımcı olmasaydı çok zorlanacaktık. Çünkü bazılarının Yunancasını bile bilmiyorduk :)<br />Bu "İğnelik"<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjf728TdKJH1Hk6GeHt13gaOUIOJKtV3AZH5XfGfz_DY5stAY2b60ggHz8GptQIwN3jR7BcBGhB5ea6fixYKZlSRQoxDZQSg1agHsn7h7wv4g9NlKBsiKmvGSwU50jLBouLppw/s1600-h/ignelik.JPG"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjf728TdKJH1Hk6GeHt13gaOUIOJKtV3AZH5XfGfz_DY5stAY2b60ggHz8GptQIwN3jR7BcBGhB5ea6fixYKZlSRQoxDZQSg1agHsn7h7wv4g9NlKBsiKmvGSwU50jLBouLppw/s200/ignelik.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166032542489822738" /></a> Bu "Kazayağı"<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4tA_NLsaW61KyUaFK5Fxo8qLYkmkePmx8mnmGnE-l_z8i8RjmaWf8BfQcz5bx_RaBxUqPhGxG-PaUhNKUxVbw3qvWn99El4E-qZgWTHEtG4lq3Wsi2wAiDw93aFcUIfyG2L1a/s1600-h/kazayagi.JPG"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4tA_NLsaW61KyUaFK5Fxo8qLYkmkePmx8mnmGnE-l_z8i8RjmaWf8BfQcz5bx_RaBxUqPhGxG-PaUhNKUxVbw3qvWn99El4E-qZgWTHEtG4lq3Wsi2wAiDw93aFcUIfyG2L1a/s200/kazayagi.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166032546784790050" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE7ltvQ4ybsnNxqCAg7I5rfxLmPjM0w3Gfm8yc4tR7GbytnUhkUHakDAy5K3kAeMctMtD3HBJ0ohmSBRdkKQ8IeD9Muik7G6dspNTbC-jr0EuO5HBcPF5oUdVQqJp52MIb4WK5/s1600-h/kusotu.JPG"><img style="float:left; margin:0 10px 10px 0;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE7ltvQ4ybsnNxqCAg7I5rfxLmPjM0w3Gfm8yc4tR7GbytnUhkUHakDAy5K3kAeMctMtD3HBJ0ohmSBRdkKQ8IeD9Muik7G6dspNTbC-jr0EuO5HBcPF5oUdVQqJp52MIb4WK5/s200/kusotu.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166059970150975106" /></a><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiT9UOjiYAGs_ZS1Wec8AzdW8b22RHcyxgBf1ki4dI_RKQipG1lgNNais8mHKlcDkqm9OvW0_nqDcgVhDfACrN3pbzykB35txrF-2DKYamQmIWxcDwL9QbIMPiEAAjxovIYmB5R/s1600-h/horta3.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiT9UOjiYAGs_ZS1Wec8AzdW8b22RHcyxgBf1ki4dI_RKQipG1lgNNais8mHKlcDkqm9OvW0_nqDcgVhDfACrN3pbzykB35txrF-2DKYamQmIWxcDwL9QbIMPiEAAjxovIYmB5R/s320/horta3.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166062693160240786" /></a> Diğeri de "Kuşotu" idi. Bir tek uzun uzun yapraklı bu garip otu adlandıramadık. Anlaşılan Türkiye'de pek kullanılan bir ot değildi. Aranızda tanıyan var mı acaba?<br /><br />Tarifimize gelince; <br /><span style="font-weight:bold;">Hamur için</span><br />1/2 kilo un (yarı ölçü beyaz yarı ölçü esmer un kullandım)<br />1 bardak ılık su<br />1 fincan zeytinyağı<br />Tuz<br /><br /><span style="font-weight:bold;">Otlu iç için</span><br />Karışık otlar (1 kilo kadar)<br />2-3 kuru soğan<br />1 fincan kadar zeytinyağı<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_z2D0ugBg33dPQ7DZDlFAm72Nkv1NZKTzRwC19eSwjw5tYdvCZqmQj9BJsCtMoJuRIF80_xByzXzsyqoJDmIskZwE6HyzyKk4j7QMYDnHm4zqZoal93Xt4KOcWDo-lB4aaNAg/s1600-h/horta0012.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_z2D0ugBg33dPQ7DZDlFAm72Nkv1NZKTzRwC19eSwjw5tYdvCZqmQj9BJsCtMoJuRIF80_xByzXzsyqoJDmIskZwE6HyzyKk4j7QMYDnHm4zqZoal93Xt4KOcWDo-lB4aaNAg/s320/horta0012.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166031988439041522" /></a> Otları ayıklayıp güzelce yıkadım ve sularını süzdürdüm. İrice doğrayıp iyice harmanladım.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5fdBm6Ak8Z1-MCV4hZffc6aruU7107DnZdLvB3OlBYmt8mW6dltEiI9HnjGDooKYsFnQL3a8fxCFBcodKH-k95xqJaKruZDBjmCNfYXBO9p4OazI7k8pc6xBtE-Tafc4jUuXQ/s1600-h/horta0013.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5fdBm6Ak8Z1-MCV4hZffc6aruU7107DnZdLvB3OlBYmt8mW6dltEiI9HnjGDooKYsFnQL3a8fxCFBcodKH-k95xqJaKruZDBjmCNfYXBO9p4OazI7k8pc6xBtE-Tafc4jUuXQ/s320/horta0013.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166031992734008834" /></a> Önce doğranmış soğanı kavurdum, sonra da otları ekleyip kavurmaya devam ettim. Bu arada ılık su, zeytinyağı ve unla hamuru tuttum. Çok az bir süre dinlendirdikten sonra merdaneyle açtım. Tuttuğum hamurun kıvamı çok yapışkan olmadığından kolay açılıyordu ve her seferinde un eklemem gerekmedi. Hamurdan parçalar koparıp çok çok ince olmayacak şekilde merdaneyle açtım. Bir bardak yardımıyla yuvarlaklar kesip bir yarısına kavrulmuş ot karışımından koydum. Yarım ay şeklinde kapattım. Yuvarlak hamur parçalarını, bir hevesle aldığım, bu işi kolaylaştırmak (!?) için yapılmış kalıplarla kapatmaya çalıştım. Ama nafile! Kenarları mükemmel kapatmıyor, kalıbın içine yapışıyor. Açtığın yerde ikiye katlayıp kenarları çatalla kapatmak çok daha kolay geldi. <br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1BQ9LE-wcod2eJrauC7UNvEoCsJOOPl73rVXdT1sYOI8f9-JZ4UzFdh7PeYIiLnsDgbrEqltZ7Pj7Cat5cl1GTXftSgCmiiz_OvU1kaDhI02qmJ_BdbGYmrAHD0I3oeDr9Cmq/s1600-h/horta0014.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1BQ9LE-wcod2eJrauC7UNvEoCsJOOPl73rVXdT1sYOI8f9-JZ4UzFdh7PeYIiLnsDgbrEqltZ7Pj7Cat5cl1GTXftSgCmiiz_OvU1kaDhI02qmJ_BdbGYmrAHD0I3oeDr9Cmq/s320/horta0014.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166031125150614962" /></a> Hortopitakya pişmeye hazır! Yağlanmış tepsiye dizip üstlerine yumurta sürdüm ve tabi ki susam serptim.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIOuxUGZyQX-8EataZytrT4-ELjCNFyEj0ykRXUHBuMs2vyjr1Izqz7vvxfRnheVP6Ma2rNi_gdM2qn2htcCAVC8elizqGsKvXoS_hmMUF9I6sggWcxVhbXFR4PzDwydmf3ES9/s1600-h/horta0017.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgIOuxUGZyQX-8EataZytrT4-ELjCNFyEj0ykRXUHBuMs2vyjr1Izqz7vvxfRnheVP6Ma2rNi_gdM2qn2htcCAVC8elizqGsKvXoS_hmMUF9I6sggWcxVhbXFR4PzDwydmf3ES9/s320/horta0017.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166031129445582274" /></a> Önceden 200 derecede ısıtılmış fırında üstleri kızarıncaya kadar pişirdim.<br />Giritli otlarla ve Giritli tarifle pişirilmiş pitakya'yı yanında Girit'in koyun yoğurdundan Türk usulü bir ayranla servis yapınca, Yorgo'nun deyişiyle "füzyon mutfağı" oldu bizimkisi :)<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6WbQ3c2J1i9f6b5AzwMHx11rdn568dQob-QEwLtPSWah1RRDfpILOLYyqGyhupCgn9V-mY3sA_S1oCGspFxd66m58BYj9u3F-2_4vIofOYv61LskaZktTHxbpj6a0vCbujY1L/s1600-h/horta0020.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6WbQ3c2J1i9f6b5AzwMHx11rdn568dQob-QEwLtPSWah1RRDfpILOLYyqGyhupCgn9V-mY3sA_S1oCGspFxd66m58BYj9u3F-2_4vIofOYv61LskaZktTHxbpj6a0vCbujY1L/s320/horta0020.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5166031133740549586" /></a>Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com27tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-68605687187675766112008-01-25T16:52:00.000+02:002008-01-25T21:55:49.855+02:00Ispanaklı (ve Tofulu) Lasagna<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9vO4v76puN_ezrb6AIfqg6p8jYYdjxtNDCVoqRQnX8O3iG3GW3s-FFLkdbxbbcmz4gLhPNcla1R5qv5VzIOPnoWN1PSpZxt83qZXcw8V6qc5o3sHVHuiP-hf2bV89uAlPRGyf/s1600-h/IMG_4182.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9vO4v76puN_ezrb6AIfqg6p8jYYdjxtNDCVoqRQnX8O3iG3GW3s-FFLkdbxbbcmz4gLhPNcla1R5qv5VzIOPnoWN1PSpZxt83qZXcw8V6qc5o3sHVHuiP-hf2bV89uAlPRGyf/s320/IMG_4182.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5158305694974402402" /></a><br />Evde et yemeyenler olunca, çok sevdiğim halde lasagna'yı yıllardır yapmıyordum. Geçen gün Maya'mla birlikte 1000. kez Garfield'ı seyrederken o çok bayıldığı lasagnaları iştahla yiyişi bizi öyle imrendirdi ki... Lasagna yapayım mı? dedim kızıma. Baktım o da heveslendi. Bildik usulde yaptım. En başından sonuna kadar da ilgiyle izledi her aşamasını. Afiyetle yedik. Paketin kalanını da, artık kim bilir ne zaman yaparım diye düşünerek kaldırmıştım erzak dolabına.<br /><br />Geçen gün tazecikler ıspanaklar getirmişti Yorgo, pazardan. Benim niyetim, burada yaptıkları gibi bol pirinçli Spanakorizo yapmaktı. (Bu arada, ıspanağın yoğurtla ya da başka süt ürünleriyle birlikte tüketilmesinin demir emilimini azalttığını öğreneli beri ıspanağı yoğurt yerine bol limon sıkarak ekşili yemeyi, börek yapacaksam da peynirle birlikte değil de yalnızca ıspanaklı yapmayı tercih eder olmuştum.) Aklımdan şöyle bol pirinçli, bol ekşili bir ıspanak geçiyorken, Yorgo'dan geldi fikir; "ıspanaklı lasagna yapsana!" diye :) Ispanak hamur işlerine çok yakışıyor zaten. Neden olmasın diyerek girdik mutfağa...<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgidrOPwBFHMkciptVnEFIueq2cD4FEplXVJA8dzK0XCXr6EXMHBB9KObLKH9JWQAGNChyphenhyphen3wtroOvHZzXgFfkLYZaV4xsTeiAY2OZsvNk_GOoUj66rwPVuyYj3FXfbbiIhSM9Qf/s1600-h/IMG_4165.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgidrOPwBFHMkciptVnEFIueq2cD4FEplXVJA8dzK0XCXr6EXMHBB9KObLKH9JWQAGNChyphenhyphen3wtroOvHZzXgFfkLYZaV4xsTeiAY2OZsvNk_GOoUj66rwPVuyYj3FXfbbiIhSM9Qf/s320/IMG_4165.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5158295773599948562" /></a><br />1 kilodan biraz fazla olan ıspanakların en çıtır filizlerini çiğ salatasını yapmak üzere ayırdım. Geri kalanlarını da güzelce yıkadıktan sonra, suyunu süzdürdüm. 2 tane soğanı ince ince doğrayıp zeytinyağında kavurduktan sonra doğranmış ıspanakları da ekleyip iyice kavurdum. Madem ki süt ürünleriyle birlikte yemeyeceğiz o zaman içine peynir yerine, soyanın peyniri diyebileceğimiz tofuyu koyma fikri de eklenince bizim lasagna demir açısından çok kuvvetli oldu :)<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEhpdVJ3L-d2qVzXPzU1_-ncKTPW3U7wwXqUXrbFS2Sm4O019f7VYqm6U4mf3hr2CY-_bA8vO_Nu17S1nqI5Zu8ajGTFNo07cyUFPRzyEskr0WHZ9DvXOSlrn4PrWkaX6ItaDw/s1600-h/IMG_4169.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEhpdVJ3L-d2qVzXPzU1_-ncKTPW3U7wwXqUXrbFS2Sm4O019f7VYqm6U4mf3hr2CY-_bA8vO_Nu17S1nqI5Zu8ajGTFNo07cyUFPRzyEskr0WHZ9DvXOSlrn4PrWkaX6ItaDw/s320/IMG_4169.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5159432051375294786" /></a><br />Lasagna makarnaları, şu önceden pişirmek gerekmeyenlerdendi. Ama sıra, beyaz sosunu yapmaya gelince, şimdi ne yapacağız? diye düşündüm. Şimdiye kadar yoğurtsuz, peynirsiz iyiydik de, "beşameli" de suyla yapsam herhalde Fransız aşçıları beni öldürürdü :)<br />O zaman da, imdadımıza Soya Sütü yetişti. Bildiğiniz beşameli inek sütü yerine soya sütü kullanarak yaptığınızı düşünün. Hiç yumurta kullanmadığımı da varsayarsak, bu durumda bizim lasagna vejetaryen olmakla da kalmayıp vegan oldu!<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjR6dbbNcRr42Hkld7ZUtqehw7VncNODOR0brBzayEQcJiKJt6FHM20c1YuJxOzXZgdFj3mwcNbPRJlc0JJBdPBlo2EIeuDvXRqjwRlwwJrfZx3Xzi_NxkM7GXtHrAtIlzbQOQ/s1600-h/IMG_4171.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjR6dbbNcRr42Hkld7ZUtqehw7VncNODOR0brBzayEQcJiKJt6FHM20c1YuJxOzXZgdFj3mwcNbPRJlc0JJBdPBlo2EIeuDvXRqjwRlwwJrfZx3Xzi_NxkM7GXtHrAtIlzbQOQ/s320/IMG_4171.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5158302615482851122" /></a><br />Benim lasagna yapışımdaki sıra hiç değişmiyor. Beyaz sosunu, renkli sosunu ve makarnaları fırın kabının yanına alıyorum. Yağlanmış kabın en altına biraz beyaz sostan yayıp üstüne ilk makarnaları diziyorum. Sonra renkli sostan (kıymalı, sebzeli, mantarlı, ıspanaklı vs.) bir miktar yayıyorum. Tofuyu çok yumuşak olduğu için ıspanaklı karışıma karıştırmadım. Peynir gibi dilimleyerek ıspanağın üstüne döşedim. Beyaz sos+makarna+ renkli sosun üstüne, tekrar beyaz sostan, üstüne yeni bir sıra makarna, tekrar renkli sos, beyaz sos, tekrar makarna.... böyle gidiyor. Olmasını istediğiniz kalınlıkta aynı sırada çoğaltmak mümkün. En üst sıradaki makarnaların üstüne de beyaz sostan koyup, peynir kullanıyorsanız peynir rendesi serpebilirsiniz. Beyaz sosunuz çok çok koyu kıvamda olmazsa, özellikle en üst sıradaki makarnalarınız da kurumuyor. Eğer koyu kıvamlı olduysa, belki de lasagna'nın en üstüne birkaç kaşık süt/soya sütü eklemekle de fırında kuruyup kabuk tutmamasını sağlayabilirsiniz. Bir ufak eklenti de, beyaz sosuna özellikle de ıspanaklı lasagna'da küçük hindistan cevizi (nutmeg) rendesi çok yakışıyor.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiggNgCiVesGsI2WdqNCiEu-lpuYpgiqoajXLhzG-zWSBxDMEIFFgwAyYgWnzm1cGinN_b86nhCgP6JuLRxPi9T89g2R1q1pc8l4kUVed-tBCHVXGyuP6MicBaln2wKIH3KRd_s/s1600-h/IMG_4175.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiggNgCiVesGsI2WdqNCiEu-lpuYpgiqoajXLhzG-zWSBxDMEIFFgwAyYgWnzm1cGinN_b86nhCgP6JuLRxPi9T89g2R1q1pc8l4kUVed-tBCHVXGyuP6MicBaln2wKIH3KRd_s/s320/IMG_4175.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5158302645547622210" /></a><br />Biz beyaz sosun üstüne, kara susam serpiştirdik. Kara susam dediğim, çörekotu değil. Çinli malzemeler satan dükkanlarda bulmak mümkün. Görünüşü çörekotunu andırsa da tadı kesinlikle susam. Ispanağa da çok yakışıyor.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivoXxn2pK48Tkx4iGfhDl1oC_A5nYd8818xCYRtBU9gJs6OCdBb9IoHWamPYoMfoFJiJAL2IGPrJRT9Hc3MbWy45XtYqQylf2tYxcFgSXg14trf5UQmSmHtahyekdQ-nGxvDg0/s1600-h/IMG_4180.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivoXxn2pK48Tkx4iGfhDl1oC_A5nYd8818xCYRtBU9gJs6OCdBb9IoHWamPYoMfoFJiJAL2IGPrJRT9Hc3MbWy45XtYqQylf2tYxcFgSXg14trf5UQmSmHtahyekdQ-nGxvDg0/s320/IMG_4180.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5158302692792262482" /></a><br />Önceden 180-200 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık yarım saatte, üstü iyice kızarıncaya kadar pişirmek yeterli oluyor.<br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEju2rkFhirIWkXmfI5fnDW4pGte4pjDJ-lPYZC_ffHECBjue0G1-33p8YholSpJpZWs0KZduer6nU9HsY76fQfKSSKKwtBZA_PLMY9BIt4r6jL80C-Awo2dAvuoFIiJEb2jAveK/s1600-h/IMG_4183.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEju2rkFhirIWkXmfI5fnDW4pGte4pjDJ-lPYZC_ffHECBjue0G1-33p8YholSpJpZWs0KZduer6nU9HsY76fQfKSSKKwtBZA_PLMY9BIt4r6jL80C-Awo2dAvuoFIiJEb2jAveK/s320/IMG_4183.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5158305716449238898" /></a><br />Bir dahaki sefere, Mantarlı lasagna yapmayı deneyeceğim, kıymalı tarifimdeki kıyma yerine mantar kullanacağım ;)Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-775266731051835602007-12-16T13:34:00.000+02:002007-12-16T14:23:19.655+02:00Brokoli Çorbası<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGgGL4mqxCcxtUjXCaEpOhNUKCXngN8ynqiDqywTBMdYR293CU5t0NINbQ64rLkDvF-JnRxi7tFxrGzDJcgUCu-BVIl-YW9lonNpL3MixM4HM-17NR8y3xbbn17MeJv555pWx2/s1600-h/IMG_3588.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhGgGL4mqxCcxtUjXCaEpOhNUKCXngN8ynqiDqywTBMdYR293CU5t0NINbQ64rLkDvF-JnRxi7tFxrGzDJcgUCu-BVIl-YW9lonNpL3MixM4HM-17NR8y3xbbn17MeJv555pWx2/s320/IMG_3588.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5144535119290359554" /></a><br /><br />Mineral ve demir açısından zengin olan brokoli, aynı zamanda bol miktarda kalsiyum, demir, potasyum, A, E ve C vitaminleri de içeriyor. Kanserden, kemik erimesine kadar bir çok hastalığa iyi geldiği ileri sürülen brokoli, antibiyotik özelliğe de sahip.<br /><br />Her fırsatta haşlayıp zeytinyağlı limonlu salatasını yediğimiz brokoli, yemyeşil rengiyle de aynı zamanda sofraları renklendiren bir garnitür. Balığın yanına da çok yakıştığını belirtmeden geçemeyeceğim brokoliyi Mayacığımız da eliyle birşeyleri tutup yiyebildiği ilk günlerden beri çok seviyor. Ona "minicik yeşil ağaçlar"a benzeterek yedirdiğim brokoliye, daha adını bile telaffuz edemediği günlerde, "biyok kok kok" derdi :) Biz de severek yediği için, zeytinyağlı limonlu suyuna ellerini batıra çıkara yemesine izin verir, ağzını şaplata şaplata yemesiyle eğlenirdik :) <br /><br />Hala sevdiği brokolinin bu kez sıcacık bir tas çorba olarak önüne gelmesi ilk önce onu şaşırtsa da aldığı ilk kaşıktan damak zevkine uygun olduğu anlaşıldı. Sofralarınızı renklendirin, bugün kendinize yeşil mi yeşil bir çorba pişirin... <br /><br />BROKOLİ ÇORBASI için:<br /><br />Büyükçe bir sap brokoli (yaprakları ve sapı dahil)<br />1 adet pırasa<br />1 adet soğan<br />1 büyük patates<br />1 litre sıcak su<br />Tuz, kara biber<br /><br />Her porsiyon için 1 kaşık koyun yoğurdu/süzme yoğurt<br /><br />Pırasayı ve kurusoğanı ince ince doğrayıp biraz zeytinyağı ekleyerek kavurun. Önce Rendelediğiniz patatesi ekleyin sonra da sapını daha küçük parçalara üstünü de sap sap çiçeklerine ayırdığınız brokoliyi ekleyin. Biraz tuz, biraz kara biber, 1 litre kadar da sıcak su ekleyip tencerenin ağzı kapalı olarak kaynatın. Brokolinin dağılması zaten uzun bir süre istemiyor. Soğanla pırasa da kavrulmuş olduğu için, yarım saati geçmeden sebzeler dağılacaktır. İyice yumuşadıklarından emin olduğunuzda ocaktan alıp, çorbanızı blender yardımıyla kremsi bir kıvam alıncaya kadar öğütün.<br /><br />Servis yapmadan önce her porsiyona 1 yemek kaşığı süzme yoğurt ekleyince lezzetine lezzet katılıyor.Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-27472326.post-31437483461830681452007-12-04T10:59:00.000+02:002007-12-07T22:12:47.628+02:00Bergamot<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLmdNP4o-seVbXyovU69D0zQUeY89_7fme3VbSNqHehxwIgxPNDlCFfnijpTJUyYxP6Wp9IWMWe-n7swlUKRtRlSjov8wNofe9UYtrqmSRXBT-dB19zwW2tGCVh3U59XT3e_N8/s1600-h/IMG_3461.JPG"><img style="display:block; margin:0px auto 10px; text-align:center;cursor:pointer; cursor:hand;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLmdNP4o-seVbXyovU69D0zQUeY89_7fme3VbSNqHehxwIgxPNDlCFfnijpTJUyYxP6Wp9IWMWe-n7swlUKRtRlSjov8wNofe9UYtrqmSRXBT-dB19zwW2tGCVh3U59XT3e_N8/s400/IMG_3461.JPG" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5140040634123211650" /></a><br /><br />"Onu ne ilk görüşüm ne de ilk elime alışım. İlginç olan bu kadar büyüğünü ve yeşilini ilk defa görüyorum. Bakalım bilebilecek misiniz bu nedir?" demiştim.<br /><br />İlginç tahminlerde bulunanlar da oldu, doğru tahmin eden de. Bu ne brokoli ne limon ne de avokado :) <br />Evet, bu gördüğüm en büyük bergamotlardan biriydi. Kendisi çoktan reçel oldu :)<br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhblyT0r_eXZZHKtYbF_v0S-U_JffdKXGkA8Q2aso_W1lyRuWokquWO6FMnF2f3UV7foO29bkU0GiXm5XnZqaQHFznEIHuxJ6LZ3_7sF3SGb79GSmknhBhFre3TPfC6rA0Ioe0n/s1600-h/DSCN9995.JPG"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhblyT0r_eXZZHKtYbF_v0S-U_JffdKXGkA8Q2aso_W1lyRuWokquWO6FMnF2f3UV7foO29bkU0GiXm5XnZqaQHFznEIHuxJ6LZ3_7sF3SGb79GSmknhBhFre3TPfC6rA0Ioe0n/s320/DSCN9995.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5048441487930923170" border="0" /></a><br /><br />Şimdiye kadar aldıklarımızsa hep yukarıdaki renklerde ve boyutlarda oluyordu. Reçelinin <a href="http://komsudapiser.blogspot.com/2007/04/pek-yaknda.html">tarifi</a>ni daha önce yayınlamıştım.Papatyahttp://www.blogger.com/profile/00083626245245873989noreply@blogger.com7