Komşuda pişer bize de düşer

Eskiden evde pişenden yan komşuya tattırmak, sonra da tabağınıza koyulmuş yepyeni bir lezzetle bir gün komşunuzu kapıda buluvermek o kadar da ender bir şey değildi. Tabağınız elimde kapınızı çalıyorum... Bakalım bu size ne kadar tanıdık gelecek, komşuda pişenden size ne düşecek?!...

Salı, Mayıs 13, 2008

Rüyalara ve kabuslara giren makarnalar


Yediğiniz en kötü makarna nasıldı? Makarna dediğin de ne kadar kötü olabilir, diye düşünebilirsiniz. Ne olabilir ki? "Herkes makarna haşlayabilir" diyerek makarnayı ateşte unuttuğunuzda gereğinden fazla pişen makarnaların hepsi bir daha ayrılmamacasına birbirine yapışıp süzgecinizin şeklini alarak bir hamur kitlesine dönüşebilir. O yüzden makarna pişirirken bile ocağın başından ayrılmamak, çok gecikmeden ocağı söndürmek gerekir.

Ama benim korkulu rüyam haline gelen makarna ne yapış yapıştı ne de hamurlaşmıştı. İşin ilginci hayatımın en korkunç makarnasını, ne pişirse parmaklarınızı yiyeceğiniz kadar lezzetli olan bir ustanın elinden yemiş olmamdı. Makarnalar tam kıvamındaydı da benim katlanamadığım makarnaya eşlik edenlerdi.

90lı yıllarda, Yunanistan'a ilk gelişlerimden biriydi, Yorgo'nun Atina'daki dayısının evinde birkaç gece ağırlanıyorduk. Yengenin ellerinden birbirinden güzel yemeklerle midemiz adeta bayram yapıyordu. Yaptıklarına yaratıcılık katmayı bilen, geleneksel lezzetlerin neredeyse hepsini evinde de deneyen, bazılarının yalnızca "dışarıda yenilen yemekler" olarak gördüklerini bile evinde pişirebilen hünerli bir hanımdır yengemiz. Yedirmeyi sevdiğinden, annem gibi de bol kepçe olduğundan ne yapsa tabaklara tıka basa doldurur her zaman.

O gün de, ailecek sevdikleri gelenekse bir lezzeti benimle paylaşmak istemişti. Biz sabahtan dışarıda olduğumuz için ne yaptığını görememiş, koklayamamıştım. Hevesle ve iştahla sofraya oturduk. Tabakları birer birer aldı ve doldurdu(!!) Tek anlayabildiğim bir çeşit makarna olduğuydu; ama bu renk?! bu görüntü!?

Yengeciğim, Mürekkepbalıklı Makarna, yapmıştı. Üstelik makarna mürekkep balığının mürekkebiyle birlikte pişmiş, kapkara bir renk almış, makarnaların arasından ince uzun bacaklarıyla beni selamlıyordu :) Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilemediğim ender anlardan biriydi. Evdeki tek yemek oydu, etrafımdaki herkes iştahla yerken, yaptığı hakkında yorum yapmamı bekleyen yenge gözümün içine bakarken "ben bunu yiyemiycem" diyemedim. Ama boğazımdan nasıl geçti o makarna onu da bir ben bilirim. Tabi ki bitiremedim o tabak dolusu kapkara yemeği. Ayıp olmayacak (ölçüsü nedir ki!?) kadar yedikten sonra sofrada başını alıp giden sohbete katıldım ve herkes kalkıncaya kadar da tabağımdaki makarnayla öylece kalakaldım.

Belki tadına bakıp da beğenenleriniz vardır ama ben herşeyden önce görsel olarak bu yemeği kabullenemedim, ne diyebilirim. O günden sonra da Yunanistan'ın hiçbir yerinde, önüme gelen hiçbir yemekte bu kadar çok zorlanmadım :)

Elbette ki yemeğe bile dayanamadığım bu makarnanın tarifini vermeyeceğim sizlere. Benimki bildiğimiz fırın makarnanın, biraz hayalgücü yardımıyla mantar katılmış olanı. Evdeki birkaç mantarı değerlendirmek ve makarnanın lezzetini zenginleştirmek için "iyi" makarna deneyimleri arasındaki yerini aldı. Tarif bildiğiniz gibi, kolay, çabuk, lezzetli ve korkacak bir yanı yok :)


1 paket fırın makarnaya uygun makarna
150-200 gr. rendelenmiş peynir (kaşar, gravyer cinsi)
5-6 orta boy taze mantar

Beşamel için:
1 kahve fincanı tereyağ
1 büyük fincan un
5 büyük fincan süt (4 fincanı süt + 1 fincanı krema da olabilir)
1 büyük fincan rende peynir
2 yumurta
tuz, kara biber, muskat cevizi rendesi

Bir tencerede tereyağında unu kavuruyoruz. Soğuk sütü yavaş yavaş eklerken sürekli karıştırıyoruz. İstenilen kıvama geldiğinde ateşten alıp içine rende peyniri ve çırpılmış yumurtaları, tuzu, biberi, muskatı ekliyoruz.

İnce ince doğradığımız mantarları birazcık zeytinyağında kavuruyoruz. Bu arada haşladığımız makarnaları süzüp kavurduğumuz mantarlarla ve rendelenmiş peynirin yarısıyla karıştırıyoruz. Pişirdiğimiz beşameli ekleyip güzelce karıştırdıktan sonra fırın kabımıza döküp kalan peyniri üstüne serpiştiriyoruz. 200 derecede üstü kızarıncaya kadar pişiriyoruz.

Etiketler: , ,

5 Comments:

Blogger pinarbk said...

Yemeküstü mürekkepbalıklı makarna fikri içimi kaldırdı:((Sen yerken neler hissettin tahmin edemiyorum.

Yediğim en kötü makarnayı bir arkadaşımın annesi yazlıkta pişirmişti. kaynamış makarnaya durmadan soğuk su eklemek suretiyle makarnayı makarnalıktan çıkarmıştı.

En güzeli kendime yaptığım yoğurtlu makarnadır. Sadece haşlayıp üstüne yoğurt koyar, taze nane ve pul biber serperim.Varsa kiraz domateste koyarım. Yemeye doyamam...

5/13/2008  
Blogger Yasemin said...

selam! ben benzer tecrubeyi italyada risotto da yasadim. cat pat italyanca ile menuden tahmin ederek balikli risotto diye istedigim yemegin murekkep balikli oldugunu nerden bilebilirdimki :) sonuc; simsiyah gelen risotto geldigi gibi gitti :) daha tabagi onume koyunca ogurmemden etkilenen garson daha fazla tutamadi onumde :D:D hani ortak bi damak zevki olunca paylasayim dedim :D:D bu arada firin makarnaya bayilirim ama mantarsiz olursa ;) ellerine saglik!

5/15/2008  
Blogger Oya Kayacan said...

"Spaghetti al nero di seppia", İtalyanların bayıldığı bir yemek. Sanıyorum Sicilya'dan başlayarak en kuzeye kadar yayılmış. Paketlenmiş mürekkepli makarnalar da satılıyor. Bayılırım ben de laf aramızda, tadına doyum olmaz.

5/18/2008  
Blogger Papatya said...

Haklısın Pınar,
sarmısaklı yoğurtlu bir makarnadan güzeli var mı mesela?

Sevgili Yasemin
makarna nasıl görünüyorsa, risotto da öyle olmalı... benim de içim almadı ama keşke bu karşılaşma bir restoranda gerçekleşseydi, bir akrabanın evindeki sofrada değil...

Oyacım,
burada da bayılarak yiyorlar da benim kanım kaynamadı nedense, ne diyebilirim, zevk meselesi mi yoksa alışkanlık mı yalnızca?

sevgiler..

5/26/2008  
Blogger Berceste said...

Arkadaşımın deniz mahsulleri salatası sipariş etmesine dönmüş bu iş. İçinde minik ahtapotçuklar vardı. Onları görünce kıyamadı. Ah ben bunları yiyemem diye ayırıp, peçetenin altına sakladı, olmadı salata öylece kaldı, arkadaşım da aç kaldı :(
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır demiş ya atalarımız. Dünyanın en leziz yiyeceği olsa, bizim damak tadımıza uymazsa olmuyor işte :P

6/13/2008  

Yorum Gönder

<< Home