Komşuda pişer bize de düşer

Eskiden evde pişenden yan komşuya tattırmak, sonra da tabağınıza koyulmuş yepyeni bir lezzetle bir gün komşunuzu kapıda buluvermek o kadar da ender bir şey değildi. Tabağınız elimde kapınızı çalıyorum... Bakalım bu size ne kadar tanıdık gelecek, komşuda pişenden size ne düşecek?!...

Çarşamba, Mayıs 09, 2007

Kabak çiçeği dolması


Yazılarımı okuyanlar 8 yıldır Giritte yaşadığımı biliyorlar artık. İnsan bir yerde uzunca bir süre yaşadı mı gördüklerine o kadar alışıyor ki oraya özgün şeyleri de kanıksıyor bir zaman sonra. Sanki o şeyler hayatlarında hep vardı, hep öyleymiş gibi. Aradan zaman geçtikçe de, oraya ilk defa giden insanın gözüyle göremez oluyor artık. Kanıksanmış olan yerde, onu ilk gördüğünde şaşırtan şeyler bile o kadar tanıdık geliyor ki...
8 yıldır buradayım, evet, halbuki bir düşümdüm de Girite ilk gelişimin üzerinden neredeyse 15 yıl geçmiş. O zaman henüz nişanlıydık, Giritte yaşamak gibi bir planımız da yoktu. Ben de heskes gibi buraya turist olarak gelmiş ve herşeyi "turist gözüyle" görmüştüm. Pazardaki salyangoz dolu fileler, o zaman Türkiyede çok fazla olmayan kiviler, salaş balık lokantalarında masalara koyulan bir kullanımlık naylon örtüler, pazarda çeşit çeşit bilmediğim otlar, upuzun ve açıkrenk karpuzlar, kasap vitrinlerindeki tavşanlar hepsi beni çok şaşırtmıştı; benim için çok yeni, çok değişiktiler.

İşte o ilk ziyaretim de, her Girite gelen turist gibi beni de Knossos'a götürmüşlerdi. 4000 yıllık Minos sarayının bulunduğu antik kalıntıların çevresi tarlalar ve zeytinlikle kaplıydı - hala da öyle. Bir ara tarlaların olduğu sınıra iyice yaklaştığımızda birşeyler toplayan 2 iki kadın dikkatimi çekmişti.Ellerinde portakal rengi buketler vardı. Çiçekler o kadar güzeldi ki bu çiçek buketlerini ya kendileri için ya da satmak için topladıklarını düşünmüştüm. Buketler satmak içindi, evet, ama vazoya koymak için değil! Ne zaman ki bunlardan dolma yaptıklarını öğrendim, o zaman Giritlilerin gerçekten de "topraktan ne çıksa yediklerini" düşünmüştüm :)
Zaman içinde pek çok kereler karşıma çıktı bu çiçekler :) Bazen bir evde, bazen de çok özel bir spesialite olarak bir restoran menüsünde. Kısacası, ben bu tarifi yapılırken hiç görmedim. Kendi başıma, bildik dolma içiyle, çiçekleri doldurup becerebildiğim kadarıyla da kapatarak, pişirdim. Sonuç her denemede memnun ediciydi.

Bir gerçek var ki; herkes dolma yapar ama herkesin dolması başka türlü kokar, tadı da aynı olmaz. Kimi soğanını kimi yeşilliğini bol koyar. O yüzden dolma içinin tarifini çok detaylı vermeyeceğim. Siz yine bildiğiniz gibi bir iç hazırlayın. Suda dikkatlice yıkadığınız çiçeklerin içinden çiçektozlu kısmı çıkarın ve çiğden doldurun çiçeklerin içini. Dolmaların yarısını aşmayacak kadar su ilave edip pişirin. Pirinci kabardığında dolmaların dağılmaması için, üstüne ısıya dayanıklı bir tabak kapatmak kabak çiçekleri için de geçerli bir öneri...

Pirinç ölçüsünü bilmekte fayda var tabi. Çiçekler çok küçücük olmadıkça, ben 2 tatlı kaşığı dolu dolu içle dolduruyorum. Dolayısıyla pirinci çiçek başına 2 silme kaşık olarak hesaplamak doğru olur sanıyorum. Benim dolma içimde pirince; bol soğan, bol taze nane, daha az maydanoz, domates rendesi, havuç rendesi, kuş üzümü ve çam fıstığı eşlik ediyor. Baharatlar da; karabiber, daima azıcık da olsa tarçın ve tuz.

Utangaçlığından bir çırpıda kurtuluverene "kabak çiçeği gibi açıldı" demez miyiz? Deyimlerimize bile giren bu güzel çiçekleri, sabahın erken saatlerinde, daha yeni açmışlarken toplamak en idealiymiş. Çiçeklerin kapanmış olması dolma yapacakları bayağı uğraştırıyor yoksa. O yüzden kabak çiçeklerini demet yapıp suyun içinde tutuyorlar pazarlarda. Bir de, demet halde satılanlar kabağın ucunda çıkanlara göre daha elverişliymiş dolmaya yapmaya. Upuzun bir sapın ucundaki bu çiçekler "erkeği", çiçek verip sonunda kabak meyvesi olanlar da "dişisi" imiş. Bunları da eklemeden edemedim :)

Etiketler: , ,

16 Comments:

Blogger Behiye said...

Papatyacığım, ben ilk kez Ayvalık'ta komşumuzun bize ikramıyla tanışmıştım kabak çiçeği dolmasıyla. Çok da beğenmiştim. Tülin' de de peynirli kızartması vardı karıştırmıyorsam eğer. Ellerine sağlık, yemekten yeni kalkmış olmama rağmen resimdekilerden bir taneye hayır demezdim :) Sevgiler.

5/10/2007  
Blogger Minik Kus said...

Papatya, ne guzel olmus dolmalar. Kabak ciceginin tadi nasil acaba. Bir kac yerde daha gormustum tarifini. Acaba insanlarin aklina nerden gelmis kabak cicegine dolma yapmak. Heralde yokluktan olsa gerek. Ama ne guzel bir lezzet ortaya cikmis. Ellerine saglik.

5/10/2007  
Blogger munevver said...

Papatya, günaydın! Ben de bu dolmanın tadına bakmış, çok beğenmiştim.Yapmayı çok istiyordum. Yalnız, burada çiçeği her an bulunmuyor. Behiye de yazmış. Tülinden bu tarifi istemiştim.O, hem peynirli kızartmasını yapmıştı, hem de dolmasını.Ne mutlu bize, sizin gibi komşularımız var. Eline sağlık.İç önerilerin için teşekkürler. Havuç koymayı deneyeceğim. Ama başka dolmada. Çiçeği ne yazık ki bulamıyorum.
Sevgiyle, Nane Limon.

Papatya, günlüğünün 1.yaşı kutlu olsun. Ben burada yokken kutlamışsın. Yeni gördüm. Nice başarılı yıllara..

5/10/2007  
Blogger ipek said...

Günaydın Papatya,
Kabak çiçeği dolması benim de favorilerimdendir. Kabak etkinliğine bu yemekle katılmıştım. Çiçeği buldukça da sık sık yaparım. Ama burada o kadar kolay bulunmuyor elbette. Bunun bir de pilavı oluyor, dolmaya uygun olmayan yırtılmış çiçeklerle de o yapılıyor.
Dolmalar çok güzel görünüyor ellerine sağlık.

Münevver ciğim, Real e gitme şansın olursa, orada Erüst tarımın ürettiği kabak çiçeklerini bulabilirsin.

Sevgiler
İpek

5/10/2007  
Anonymous Adsız said...

Merhaba Papatyacığım,

öyle güzel anlatmışsın ki.. benim burada yaşadıklarıma ses olmuşsun.. :) Henüz 1,5 yıl geçti ama insan hemen adapte oluyor. Kabak çiçeği dolmasıyla ben de ilk 1,5 yıl önce karşılaştım. Resmen bayıldım. O güzelim çiçeklerin doldurulup yenildiğine inanamadım. :)

Bu sene ben de bahçeye ektim. kendi kabak çiçeklerimi toplayıp yapmak amacım bakalım becerebilecekmiyim.. :)

Bu sırada giriti öyle güzel anlatmışsın ki mutlaka görmek istiyorum.. :) Oldukça benzerlikler taşıdığını düşünüyorum Kıbrıs'la...

SImmsıcak sevgiler buradan oraya...

5/10/2007  
Blogger Sıcak Mutfaklar said...

Annem her sene çiçek mevsimi olduğunda bol bol yapar bu dolmayı.Giritli değiliz ama bir çok İzmir'linin severek tükettiği bir yiyecektir.Afiyet olsun hakikaten çok güzel görünüyor dolmaların.

5/11/2007  
Blogger GANNE said...

Papatyacıgım ellerine sağlık. Çok güzel görünüyor çiçek dolmalar. Ben hiç duymamıştım, ilk defa senin tarifinle tanıdım bu lezzeti. Biz istanbul'da bulamayız herhalde. Ama tadını çok merak ettim. Birgun Girit'e gelmek kısmet olursa sana ugrar yeriz. :)
Sevgiler...

5/11/2007  
Blogger Sibel said...

Bu ne tatlı bir anlatım böyle! Tarifine pekçok yerde rastladım da bu kadar basit ve net anlatmıyordu sanki hiçbiri:) Hemen çiçek bulup (nereden ve nasıl ah ahh) yapıveresi geliyor insanın! Papatyacım, sağol paylaşımların için. İyi ki açtın bu blogu, sayfana her gelişimde Girit'i ziyaret etmiş kadar oluyorum. Tabi bir de bir gün gerçekten ziyaret edebilmek düşleri kuruyorum..

5/11/2007  
Blogger Bocuruk said...

Sevgili Papatya,
Anneler günün kutlu olsun:)
Sevgilerimle...

5/12/2007  
Blogger Papatya said...

Sevgili Behiye,
yolda bozulmayacağını bilsem, sana bir tanecik değil bir tabak dolusu gönderirdim canım :)

Minik kus,
kabak çiçeğinin tadı...nasıl desem, fazla iddialı bir tadı olmamakla birlikte dolma içiyle çok hoş uyum sağlıyor. İlk fırsatta tatmanı tavsiye ederim.

Sevgili Müvenner,
Tülinin peynirli tarifini görmüştüm ama öylesini hiç tatmak/yapmak nasip olmadı.
Dolmaya havuç rendelemeyi buradaki bir arkadaşımın annesinin yaptığı dolmalarda görmüştün ilk kez. Çok değişik geldi. Dolma içi zaten zengin bir lezzet, neden daha da zenginleşmesin di mi? :) Üstelik havuç çocuklara da çok faydalı..

Sevgili Zerrin,
Girite Kıbrıstan gelenler oluyor. Sanıyorum ki iklimi de ürünleri de çok farklı değil buralardan. Umarım kabak çiçeği dolmalarını kendi yetiştirdiğim kabakların çiçekleriyle yapman nasip olur :)

Sevgili Oylum,
Anneler günü hakkında ne güzel bilgiler yazmışsın...Teşekkürler.

Sevgili Ganne,
siz Girite gelin de kabak çiçeği dolmasını yapmak kolay :)

Sibelcim,
neden olmasın, belki birgün gerçekten gelirsin ziyaretime ve komşunun lezzetlerinden tatmaya ;)

Sevgili Bocuruk,
senin de, tüm annelerin de, anneler gününü kutluyorum.

Hepinize sevgiler,
Papatya

5/13/2007  
Blogger Bir Porsiyon Öykü said...

Papatyacığım,

Ben bu dolmayı ilk kez geçen sene Bandırmalı bir aile dostumuzun evinde yemiştim. Hayatımda bu kadar lezzetli bir dolma yemedim ben, senin de püf noktaların çok doyurucu, eğer kabak çiçeği bulur da yapailirsem senin önerilerine göre uygulayacağım muhakkak,

Sevgiler,

5/14/2007  
Blogger Hanife said...

Ben de iki yil once Turkiye'de yemistim bu dolmadan ve cok sevmistim, her ot yemegi gibi:)
Biz pisirmekte gec kaldigimiz icin kapaliydi agizlari ama yinde doldurmustuk inat edip:) Aldigimiz yer eve uzak oldugundan gec kalmistik. Goruntuler muhtesem ve nasil canim cekti anlatamam:)

5/15/2007  
Anonymous Adsız said...

papatyacığım,yazdıklarınla yine beni aldın götürdün başka diyarlara.Gerçekten kendimi giritte hissettim.Özellikle kasap vitrinindeki tavşanlar çok enteresan geldi.Kabak çiçeği dolmasını hiç görmemiş,ama duymuştum.Senin sayende ufkum genişledi.Sen varya sahiden süpersin.Seninle tanışmayı çok isterdim.(KÜBRA)

5/17/2007  
Blogger Papatya said...

Sevgili Adaşım,
umarım kabak çiçeklerinden bulabilirsin de, kendi ellerinle yapar da tadına bakarsın bir dahaki sefere...

Hanifecim,
Canım çekti, dediğinde içim cız etti. Çünkü bu çiçeklerin o yola katlanamayacağı kadar uzaktasın ne yazık ki... :(

Sevgili Kübra,
öncelikle umarım ki bu iltifatları gerçekten hakediyorum. Tanışma meselesşne gelince; 2 seçeneğimiz var :)
Ya siz Girite gelip hem de kendi gözlerinizle bütün bu anlattıklarımı göreceksiniz... ya da biz Türkiyedeyken bir gün bir yerlerde buluşup tanışacağız :) Ne dersin? İzmirde oturuyorsanız eğer bu işi organize etmek daha da kolay olurdu. Ben varım yani ;)

Sevgiler,
Papatya

5/17/2007  
Blogger Selen said...

Sevgili Papatya,
Ben de senin gibi tamamen tecrübesiz olarak kendi dolma içimle denemiştim kabak çiçeği dolmasını. Başarılı da olmuştu. Lokum gibi güp güp yutulan bir lezzet diyebilirim... Giritliler savaş zamanlarını gördüklerinden, bence ziyan etmeme güdüsüyle her türlü sebzeden değişik tarifler türetmişler.
Pazarda sapın ucunda satılıyor demişsin. Fırsatın olur da pazarda fotoğraf çekebilir ve sayfandan da bizlerle paylaşırsan çok sevinirim. Merak ettim doğrusu. Çünkü ben burada hazır paketlenmiş halde almıştım. Pazarda satıldığını da görmedim hiç. Bir de ben yaparken çiçeğini çıkarmamıştım içinden. O da sanki et yiyormuşsun gibi bir hava veriyor çiğnerken. Kötü değildi yani.
Güzel kızını ve seni öperim. Anneler günün tekrar kutlu olsun.

5/18/2007  
Anonymous Adsız said...

Merhabalar,ne güzel dolmalar öyle...Kabak çiçeği Bodrum da da satılıyor,ama henüz alıp denemedim,ilk fırsatta deneyeyim bakalım.O güzel kızını öp benim için,sevgiler

5/21/2007  

Yorum Gönder

<< Home