Komşuda pişer bize de düşer

Eskiden evde pişenden yan komşuya tattırmak, sonra da tabağınıza koyulmuş yepyeni bir lezzetle bir gün komşunuzu kapıda buluvermek o kadar da ender bir şey değildi. Tabağınız elimde kapınızı çalıyorum... Bakalım bu size ne kadar tanıdık gelecek, komşuda pişenden size ne düşecek?!...

Salı, Şubat 12, 2008

HORTOPİTAKYA

Hayat ne tuhaf... insana neler getireceği asla ön görülemiyor. Bir Yunanistan göçmeni olan babaannem çok güzel börek yapardı. Annem de ondan öğrenmişti. Babaannemin her börek yapışında gururla "pita yaptım" deyişine çocukken gülerdik ama bu kelimeyi başka hiç kimseden duymasak da ne demek istediğini hiç yadırgamadan anlardık. Benim Girit'te yaşadığımı görmek babaanneme nasip olmadı ama bugün bu pitaların tarifini yazarken çocukluk anılarımdan onun sözleri yankılandı kulaklarımda.
Yunanistan'da "Pita" denilince kastedilen; ister elde açılmış isterse hazır yufkadan olsun bildiğimiz "börek"tir aslında. Bir de "küçük pitalar" anlamına gelen "pitakya" vardır ki bunlar genellikle minik poğaçalar boyunda, bazen fırında pişirilen bazen de kızgın zeytinyağında kızartılan minik börekçiklerdir. Tutulan hamur merdaneyle çok inceltilmeden açılır, iç malzemesi koyulup genellikle yarım ay şeklinde kapatılır ve geleneksel olarak kenarları çatalla sabitlenir. Tiropitakya (peynirlisi), hortopitakya (otlusu), mizitropitakya (tatlı lorlusu) en yaygın olanlarıdır. Davetlerde, açık büfelerde, çay saatlerinde en yaygın ikramdır. Girit'te, otların oldukça bol olduğu bu memlekette herhalde en çok sevileni otlusudur. Hortopitakya'ların içine koyulan ot karışımı hiçbir standarda bağlı olmayıp tamamen yapanın damak zevkine ya da o anda evde bulunan ot çeşitliliğine bağlıdır. Pazarda genellikle "pita için" ot karışımları kiloyla ya da karışık demetler halinde satılır. Bu karışık otlara tercihe göre ıspanak, ısırganotu, soğan, taze soğan, yabani pırasa eklenebilir. Ama genellikle kattığı nefis koku ve lezzetten dolayı pitakyaların en vazgeçilmeyeni "Arapsaçı"dır.


Bazen satıcıların bile hepsini tanımadığı karışık ot demetlerinden almaya uzun süre cesaret edemiyordum. Öyle ya, içinde yenmemesi gereken otları nasıl da tanıyıp ayıklayacaktım? Belki de tanımadığım için ayıkladığım bir otun ne kadar lezzetli olduğunu tatma şansını da yitirecektim. Geçenlerde Yorgo'nun pazardan getirdiği otların haşlamalık değil de kavurmalık olduğu ve pita yapmaya uygunluğu dışında pek de birşey söylememişti pazarcı. Hepsinin içinde bana tanıdık gelen yalnızca arapsaçıyla yabani pırasaydı. Karışık ot demetinin içindeki otların Türkçe isimlerini bulmamda otlar konusundaki bilgisine her zaman güvendiğim sevgili Giritli arkadaşım Aybala (Yentürk) yardımcı olmasaydı çok zorlanacaktık. Çünkü bazılarının Yunancasını bile bilmiyorduk :)
Bu "İğnelik"
Bu "Kazayağı"



Diğeri de "Kuşotu" idi. Bir tek uzun uzun yapraklı bu garip otu adlandıramadık. Anlaşılan Türkiye'de pek kullanılan bir ot değildi. Aranızda tanıyan var mı acaba?

Tarifimize gelince;
Hamur için
1/2 kilo un (yarı ölçü beyaz yarı ölçü esmer un kullandım)
1 bardak ılık su
1 fincan zeytinyağı
Tuz

Otlu iç için
Karışık otlar (1 kilo kadar)
2-3 kuru soğan
1 fincan kadar zeytinyağı

Otları ayıklayıp güzelce yıkadım ve sularını süzdürdüm. İrice doğrayıp iyice harmanladım.
Önce doğranmış soğanı kavurdum, sonra da otları ekleyip kavurmaya devam ettim. Bu arada ılık su, zeytinyağı ve unla hamuru tuttum. Çok az bir süre dinlendirdikten sonra merdaneyle açtım. Tuttuğum hamurun kıvamı çok yapışkan olmadığından kolay açılıyordu ve her seferinde un eklemem gerekmedi. Hamurdan parçalar koparıp çok çok ince olmayacak şekilde merdaneyle açtım. Bir bardak yardımıyla yuvarlaklar kesip bir yarısına kavrulmuş ot karışımından koydum. Yarım ay şeklinde kapattım. Yuvarlak hamur parçalarını, bir hevesle aldığım, bu işi kolaylaştırmak (!?) için yapılmış kalıplarla kapatmaya çalıştım. Ama nafile! Kenarları mükemmel kapatmıyor, kalıbın içine yapışıyor. Açtığın yerde ikiye katlayıp kenarları çatalla kapatmak çok daha kolay geldi.
Hortopitakya pişmeye hazır! Yağlanmış tepsiye dizip üstlerine yumurta sürdüm ve tabi ki susam serptim.
Önceden 200 derecede ısıtılmış fırında üstleri kızarıncaya kadar pişirdim.
Giritli otlarla ve Giritli tarifle pişirilmiş pitakya'yı yanında Girit'in koyun yoğurdundan Türk usulü bir ayranla servis yapınca, Yorgo'nun deyişiyle "füzyon mutfağı" oldu bizimkisi :)

Etiketler: , , , ,

27 Comments:

Anonymous Adsız said...

çok beyendim
yazdıklarınızı okudun ve çok duygulandım ağladım bile.sobelendiğiniz yazınızdan etkilendim.insanca duyguların hasretini çeker olmuşum.sizin yazılarınızla hasretimi giderdim .mutlu günler dilerim size


günnur

2/14/2008  
Blogger Nihan said...

Sanırım Yunanistan'da börek denilen şey de bizim laz böreği dediğimiz tatlı. Ya da en azından benim Kıbrıslı arkadaşlarım börek deyince onu anlıyorlar. Yunanistan ve Kıbrıs arasında yemek açısından ciddi fark olabiliyor çünkü. Ben birşey merak ettim, pitalar pişince bizim börek gibi yumuşak mı oluyorlar yoksa poğaça kıvamında mı oluyorlar. Ona göre kızıma "pazarlama"sını yapacağım.

2/15/2008  
Blogger evcilkedi said...

Otlarla benim de başım dertte Papatya'cığım, üstelik burada oradaki kadar çeşit yok. Ellerine sağlık böreklerin enfes olmuşlar. Çok selam ve sevgiler hepinize

2/17/2008  
Blogger pinarbk said...

Ellerine sağlık. Çok lezzetli görünüyor.

2/18/2008  
Anonymous Adsız said...

bencede çok leziz de görünüyor ellerine sağlık

2/19/2008  
Blogger Yemekbahane said...

Aklıma selanikte ettiğim kahvaltılar geldi bir de nefis pitaları ile canım thasulam!

çok özledim oraları..

ellerine sağlık
na se kala ;)

2/21/2008  
Blogger Hanife said...

Spanak hopitasi vardi Afrodit (Montreal'de) adli Yunan pastanesinin. Ne kadar guzeldi. Simdi onu hatirladim bur guzel hortopitakyalari gorunce:)

2/22/2008  
Blogger Papatya said...

Teşekkürler Günnur...

Sevgili Nihan,
Laz böreği nasıl oluyor bilmiyorum ama Yunanistan'da "Burekakya" dedikleri bir tatlı var. Yufkaların içine tatlı ya da ekşi lor koyup, kalın sigara böreği gibi sarıp fırınlıyorlar. Sonra da şurup dökülüyor üstüne. Hoş bir lezzet.. Ben İzmirde buna en benzer tatlıyı Kemeraltında "Sütlü Börek" adıyla gördüm ve tattım. Çok benziyordu.

Hortopitakyalara gelince; benim yaptığım gibi fırında pişenleri börekten çok poğaça kıvamında oluyorlar. Kızgın yağda kızaranları da daha çok içli pişilere benziyorlar. Pişiyi bilir misin?

Tülinciğim,
bir gün gelseniz de buradaki otlarla yapıp birlikte yesek bu hortopitakyalardan :)

Teşekkürler Pınar, Yurtdışı eğitim,

Mügeciğim,
Selanik'in börekleri çok meşhurdur zaten. Hele pırasalı böreği nefis yaparlar. Yıllar önce bir börekçiden alıp ayaküstü yediğimiz pırasalı böreğin tadı hala damağımda...

Hanifecim,
spanakopita Montreal'a kadar ulaşmış desene :) Sen de benim tarifimi ıspanaklı deneyebilirsin.
sevgiler,
Papatya

2/23/2008  
Blogger Berceste said...

Seni ziyarete gelince neden ben hep acıkıyorum? Neden canım orada olmak istiyor? Eline sağlık...

2/24/2008  
Blogger Nihan said...

SAnirim ayni tatlidan bahsediyoruz Papatya, Laz boregi de tam o dedigin sekilde oluyor. Pisiyi bilmez miyim. Hayatta en sevdigim seylerden biridir.

2/25/2008  
Blogger munevver said...

Papatya, yağda kızaranı bizim puf böreği gibi galiba. Kültürler birbirinden etkileniyor elbette. Sebzeli oluşu çok güzel. Eline sağlık.

Nane Limon

2/28/2008  
Anonymous Adsız said...

Papatya, hani su en sagdaki uzun yaprakli ot sanirim Almanlarin Bärlauch (ya da yabani sarmisak diyorlar) dedikleri sey. Ancak pek de emin degilim acikcasi. Yalnis birsey yazmayayim simdi. Latincesi Allium ursinum'mus. Otun tadi sarmisagi hatirlatiyor mu?

Özgül Abla Bärlauch'un pestosunu yapmisti daha önce. Fotograflardaki otlar benziyor birbirine.
http://www.soframiz.de/mezeler/yabani-sarimsakli-pesto/

3/08/2008  
Blogger tata said...

Papatyacıgım, gercekten de bu otlar benım topladıgım yabanı sarımsaklara benzıyor. Ben onları baska otlarla karıstırmadım hıc, bır deneyeyım ben de. Hamurun tarıfını almıstım senden daha önce.
Hersey cok güzel, ellerıne saglık!
Sevgıler

3/09/2008  
Blogger Oya Kayacan said...

Papatya'cığım otlu poğaçayı biraz beyaz peynir ve otlarını taze koyarak yaparım. Börek de yaparım ya aynı şekilde. Otlar hamur işlerini de ihya ediyor bence.

3/09/2008  
Blogger daimamutfak said...

Nedendir bilmem göçmenler hep güzel börek yaparlar.Babaannemde allah rahmet etsin nefis börekler yapardı.Tatları hala damağımdadır.Böreği bende severim o tatları yakalamam ise mimkün olmuyor.Herkes çok beğenerek yaptığıomı yer ama ben hala o lezzeti tutturamam...afiyet olsun..

3/12/2008  
Anonymous Adsız said...

Böreğiniz çok güzel görünüyor. İçine kabartma tozu yada karbanot konmuyor mu?
Sevgiler...

Özlem

3/18/2008  
Blogger Papatya said...

Sevgili Dilek,
sen yeter ki gel, burada tazeciklerini yaparım tadarsın :)

Kesin aynı tatlıdan söz ediyoruz Nihan...

Münevvercim, yağda kızaranları minik puf börekleri gibi oluyor gerçekten.

Sevgili Mine,
beni düşündürdü dediklerin. Haklısın belki de.. Yabani sarımsağı Tata'nın sayfasında da görmüştüm. Gerçekten bu otun görünüşü ona çok benziyor. Emin olunca sayfaya ekleyeceğim. Sağol!

Tatacığım,
Minenin yorumuyla hatırladım senin topladığın yabani sarımsakları ve yaptığın omleti. Tadına bakmak aklıma gelmemişti. O yüzden tadının da benzediğini söyleyemeyeceğim ne yazık ki... ama çok benziyorlar.

Oyacım, bence de otlar hamura çok yakışıyor. Ben otluyu kıymalıya tercih ederim her zaman.

Daimamutfak,
babaanne, anneanne böreklerinin lezzetlerine yaklaşabilmek pek mümkün olmuyor ne yazık ki, haklısın. Bunda malzemeler mi fark ediyor yoksa elin emeği mi acaba?

Teşekkürler Özlem...

3/18/2008  
Blogger Dilek'ce said...

Papatyacigim uzun zamandir gezememistim sayfana, gec kalmis olabilirim fakat resimdeki ot yabani sarimsaga benziyor. Buralarda yakinda ormanlarda kaynarlar:)Tadi taze sarimsagi animsatiyor ve kokuyorsa kesin yabani sarimsaktir.
Sevgiler

3/25/2008  
Blogger Dilek'ce said...

Pardon yorumlari okumamistim Papatya zaten yazilan seyleri yazmisim. ézür dilerim!

3/25/2008  
Blogger Unknown said...

Selam Papatya, cok guzel gorunuyor borekler. Ben de aynen hamuru boye yapip icine peynir koyarak kizartiyorum. Ama firina da konulacagini ogrenmek iyi oldu. Bir de oyle deneyeyim. Ellerine saglik.

3/28/2008  
Blogger Papatya said...

Sevgili Dilek,
ben de yabani sarmısak olabileceğini düşünüyorum. Bir dahaki sefere pişirmeden de tadına bakacağım emin olmak için...

Sevgicim,
sen de kızartarak yaptığın börekleri bir gün fırında pişirmeyi dene. Daha az yağlı, daha sağlıklı üstelik :)
sevgiler,
Papatya

4/02/2008  
Blogger La Madame Chapeau said...

Uzerinden cok zaman gecmis ama olsun yine de soyleyeyim :)

Nihan hanim, sizin tarif ettiginiz tatli ile Laz boreginin tam o sekilde oldugunu soylemis. Ama Laz boreginin icinde lor degil, bir tur muhallebi vardir. Sigara boregi gibi degil de bildigimiz tepsi boregi gibi yapiliyor sekil olarak.

Soylemeden gecmeyeyim dedim :)

Sevgiler...

7/18/2008  
Blogger Unknown said...

merhaba,o adını bulamadığınız otun ismi PAPULES.Çiğ olarak siyah zeytinlede yenir.Sevgiler

6/10/2009  
Blogger Papatya said...

Sevgili Bilgi
o aradığımız ot ne yazık ki papules de değil... çünkü papulesin çok belirgin bir özelliği var ki - o da yaprak uçlarında yeşil yeşil bıyık gibi filizlerin olması- bu da bu otta yoktu. Bu daha çok yabani sarmısağa benziyor... teşekkürler..

7/13/2009  
Blogger Papatya said...

Bu yorum yazar tarafından silindi.

7/13/2009  
Blogger Efsun said...

Sevgili Papatya, hala blogunda geziniyorum:) 4 sene önce arabayla Yunanistan üzerinden Türkiye'ye gittik, yolda bir kasabada durduk, bir markete girdik, Selanik'le Aleksandropolis arasinda bir yer yanlis hatirlamiyorsam. Neyse yoldaki marketten de ben bu kaliplari aldim ama inanirmisin daha hic kullanmadim:) En kisa zamanda deneyecegim tarifinle:) Sevgiler

10/08/2009  
Anonymous Adsız said...

test

3/17/2010  

Yorum Gönder

<< Home